‘’Şansın gerçekIeşmesi için, önce siz hazır oImaIısınız. Şans, hiçbir zaman aptaIIarın peşinden koşmaz’’ diye ünlü bir özlü söz vardır.
BB Erzurumspor için ‘altın’ niteliğinde bayağı ‘ballı’ bir hafta oldu bu hafta.
Kafadaki bütün takımların puan kaybettiği bu hafta alınan galibiyet bir başka oldu.
Erzurum açısından 12 puanlık bir haftaydı desek yeridir!
Şanslı bir haftaydı bu hafta ve dilerim bu takım bu şansı iyi değerlendirir!
***
Esasında ‘kolay bir lokma’ydı Üsküdar takımı.
Koca Üsküdar takımında yallah maşallah 17 numaralı Arda bir de 27 numaralı Melih vardı.
Onlar da artık bir fırsatını bulacak da, gol atacak da, takımları da puan için umutlana.
Ölme eşeğim ölme yaz gele de yonca bite!
Düne kadar Amed’i yenen tek takımmış filan, anlamam onu, şu ana kadar iç sahada oynadığı en zayıf rakip olarak gördüm Erzurum karşısında bu Üsküdar’ı!
Karşılaşmanın henüz 7’nci dakikasında gelen gol sadece galibiyetin değil, farklı galibiyetin de habercisiydi.
Fahri Tatan’ın eksikliği ne kadar hissedildiyse de Erhan Çelenk inadını kıran Ahmet Yıldırım’ın golü de atan bu oyuncuya onbirde şans vermesi Erzurum’un fazlalıklarıydı!
Ama sadece saha ve seyirci değil, skor avantajını da elinde bulunduran Erzurum, akla ziyan bir şekilde bir anda kolayı zora sokmaya başlaması inanılır gibi değildi.
O soğukta pek de iyi gelen demli çayın devamı gelmez olmuştu artık!
‘’Gelecek müşterileri hesap eden çok bilmiş ocakçı’’lar gibi kaynar kazana su almıştı sanki Erzurum!
***
Daha önceleri benzerlerini gördüğümüz gibi yine çok top kaybı yaptı, hücum organizasyonlarında final paslarını iyi yapamadı ve orta sahadan sarkan her top kendi ceza sahası önlerinde tehlike oluşturmaya başladı.
Nitekim sabaha kadar oynasa Erzurum’a yenilmesi Allahın emri olan bu Üsküdar takımı 22.dakikada Ferit ile kaleci Ahmet’in anlaşmazlığı yüzünden az kalsın golü kalesinde görecekti.
Erzurum adına kaydedilen Erhan Çelenk’in attığı gol, kaleci Ahmet’in tesadüfen kafasına çarpıp geri dönen top ve bir de Mehmet Albayrak’ın güzel vuruşunda kalecinin son anda önlediği o vuruşunun dışında yine ‘tatari’ bir ilk yarı vardı sahada..
Ha, bir de Nobre’nin 16’ncı dakikada estetik bir hareketi!
Uzun yıllardır bu sahada maç seyrediyorum, ilk defa yerde kalan bir oyuncunun arkadaşına öylesine güzel bir hareketle topu kazandırması Kardelen’in tekrar tekrar TV’den vermesi gereken 10 numara bir hareketti!
Elbette adamın adı Nobre olunca oluyor tabii!
***
İkinci yarıda tam da Erzurum ikinci golü bulacak, iyice rahatlayacak diye düşünüyorduk ki, o da ne?
Bazen yol geçen hanına döndüğüne aklımın da almadığı savunma hattında bir anlaşmazlık sonucu gol oluyor ve Üsküdar takımı eşitliği sağlıyor!
Ancak, Üsküdar’ın attığı golden çok, o gole alkış yapan bazı Erzurumlu seyirciler şaşırttı beni!
Allah’tan az sonra Fatih Gül’ün nefis pasında Engin Baytar şahsi becerisiyle yine golünü attı da Erzurum öne geçti ve olası yüzsüzlükleri yaşamadık!
Yüzsüzlük diyorum, çünkü görüyorum ki bu statda Erzurum’un galibiyeti dışında hiçbir sonuca tahammul edilemiyor!
Bazıları tribünde değil, torbada maçı seyrediyor!
‘Torbadaki yüzünü’ hemen ortaya çıkarabiliyor!
Ayan beyan belli!
Kaptanı, hocası, başkanı, kim varsa bir şekilde aksi bir sonuç halinde lanetlenecek!
***
Bir defa bu böyle gitmeyecek.
Her maça böyle bir atmosferde çıkacaksa bir takım, vay geldi başına!
Mutlak surette bu takımın PTT ligine çıkmasını istiyorsak beraberliğini de mağlubiyetini de bir şekilde kabullenmemiz gerekiyor.
Son dakikalarda gol kaçırdı diye bu takımı geçen sezon bir üst lige çıkaran Mehmet Albayrak hem de skor 3-1 iken eğer küfür yiyorsa, biz bu kafayla şampiyon olsak ne, olmasak ne?
***
Uzatmayayım, uzatmayayım diyorum ama bakın yine uzattım.
3-1 biten maçın sonunda Erzurum’un oynadığı oyundan keyif aldım mı diye sorarsanız, çok aldığımı söyleyemem.
Bu takımın şahsen ben kapasitesini de iyi-kötü görüyoruz, sadece sıralamada açık ara önde değil, futbol olarak da önde olmasını ister ve de beklerim.
Dilerim yıllar sonra ilk defa bu kadar kaliteli bir kadroya sahip çıkan Erzurum, eksiklerini ikinci yarıya başlamadan giderir ve kalitesinin gereğini yerine getirir.
Herkes bir şekilde sakin kafayla oturup düşünecek.
Pişmiş aşa su katmamak gerekir!
Gol yerken kaleci ve defans, gol kaçırırken santrafor eğer böyle sorgulanmaya devam ederse sadece teknik yönetimle değil, taraftarla da işimiz daha çok olur!
--