Üstüne döktün yine..!

Fetihten sonra divan toplantısına neşeli bir şekilde giden Fatih’e, sadrazamı, ‘’İstanbul’u aldınız mesrursunuz’’ der. Hünkâr der ki; ‘’Bu neşe fetihten değildir. Akşemseddin gibi bir pir-i aziz zamanında yaşadığımdandır’’… Bizde öyle bir zamanda yaşıyoruz ki, bırakın insanımızla övünmeyi, çoğu insanımızın yaptığından ettiğinden, kelamından utanıyoruz. Bu bir vekil de olsa, bir profesör de olsa…

Baba tarafından Erzurumlu, psikoloji profesörü Üstün Dökmen, geçtiğimiz hafta bir programda ‘’Başörtülü psikolog olamaz. Çünkü empati kuramaz. Meslek etiğine aykırıdır. Meslek etiğini bilmeyenlerin kafası buna çalışmaz’’ dedi. Aynı Üstün Dökmen, 2019 yılında da Sakarya’da bir konferansta; ‘’Nasıl pilot sarhoş olmamalıysa rehberlik öğretmeni de başörtülü olamaz. Meslekte inşallah, maşallah, hayırlısıyla gibi cümleler sarf edilmemelidir’’ demişti.

Madem öyle gelin çalışmayan kafamızla biraz irdeleyelim. Dünyada en iyi psikoloji eğitimi veren ABD Stanford üniversitesinin web sitesinde; Mescitler, şadırvanlar, cuma namazları, teravih namazları, iftar sahur programları var. Ve tercih için bizi biz yapan farklılıklarımız gibi ifadeler var. Dünyanın en iyi bir başka üniversitesi Harvard’da, din serbestliği zenginlik olarak ifade edilirken, Cambridge de de tek sorun mescidin küçüklüğü...

Meslek hayatında psikoloji bilimine yön veren ve standartları belirleyen iki kurum; Amerikan APA ile İngiliz BPS. Katkılarından dolayı yüzlerce başörtülü psikologa ödüller vermiş… Yani ne öğrencilikte ne de meslek hayatında el alem kimsenin başındaki örtüye takılmıyor… Kafanın içine bakıyor. O iş sadece bizde var. Canı sıkılan atıyor elini başörtüsüne. Yani kusura bakma ama yine fena halde ÜSTÜNE DÖKTÜN hoca..!

Yahya Kemal Beyatlı der ki; ‘’Eski Türklerin bir dini hayatları vardı. Bunun için çok şeyleri vardı. Yeni Türklerin de dini hayatları olduğunda çok şeyleri olacak’’…