UYANMA VAKTİ

Seçim ve geçim konusunun tavan yaptığı şu günlerde en kolay iş köşe yazarlarının olmalı. Kahvehanelerde, parti binalarında, apartman toplantılarında, sokaklarda duyduklarını aktarmak o kadar da zor değil yani! Arada bir de genel merkezlerdeki dostunuzdan iki şifreli sözü alıp çözümlerseniz, keyfiniz soğukta içilen iki demli çaya bedeldir.

Geçim konusunda emeklinin, emekçinin, esnafın ve en önemlisi kendini varlıklı sanan safın Allah yardımcısı olsun. Bu yardım dileğine seçimde aday adayı olarak demokratik haklarını yüreklice kullananları da katmak gerek.

Geçim de seçim de öyle kolay sanılmasın!

Geceleri uyutmaz, uyuyanlara da kâbuslar gördürür vallahi!

Var olanı kaybetme korkusu, insanın beynini kemirirken bu duygu her geçen gün semirerek o kişiyi ele geçirir. Çırpınırsınız, yanlış yaparsınız ve bu sizin geleceğinizi etkiler.

Nikolay Vasilyeviç Gogol'un ünlü "Palto" hikâyesini okuyanlar meseleyi biraz çakar; okumayı çok seven (!) ama fırsat bulamayanlar için hatırladığımız kadarını anlatalım.

Petersburg'da sıradan bir memur olan Akakiy Akakiyeviç, neredeyse pırtıya dönüşmüş olan paltosunu kış yaklaşırken tamir ettirmek ister; ama mümkün değildir. Böylece az da olsa yıllarca biriktirdiği parasına biraz daha ekler ve kendine göre görkemli bir palto diktirir. İş arkadaşlarının her zaman alay ettiği paçavraya benzeyen paltosunun yerine gelen yeni palto, yeni bir Akakiy'i de getirir. Ruhunu parçalayan paramparça paltosundan kurtulan bu memur, artık alaylı sözlerden uzak ve gururludur. Gelin görün ki; bir gece iki serseri bunu döver ve paltosunu zorla alırlar. Akakiy, bağırır, haykırır ama sesini duyuramaz. Zorla alınan sadece sıcak tutan paltosu değil, özgüveni de alınmıştır. Tekrar, dikiş ve yama tutmayan eski paltosunu giyinir ve çeşitli makamlara hırsızlığı bildirmeye uğraşır; ama başaramaz. Ve kendi içine çekilir. Sadece bedenini değil ruhunu ve de kişiliğini ısıtan palto olmayınca üşüterek hasta olur, birkaç gün yattıktan sonra da ölür. Hayalet olarak da palto çalıp intikam almaya başlar.

Hikâye böyle.

Şimdi desek ki; emeği ile gururla yaşamaya çalışanların emeği çalınınca, sadece emeğinin karşılığını değil, birçok şeyini de kaybedebiliyor!

Desek ki; başkalarının geleceğini gasp edenler, gasp ettiklerinin hayatlarıyla da oynamış olurlar!

Desek ki; önemli insanlar, kendilerini önemli kılan mevkisini ya da varlığını kaybetmemek için her türlü yola başvururlar!

Ve desek ki; günümüzde Akakiy Akakiyeviç'ler ve bunların paltosunu çalanlar ve de çalınan paltoyu bulmak için çaba saf etmeyenler yok mu sanki!

Peki, siz hiç günlük tuttunuz mu?

Şimdi, bu günlük de nereden çıktı, diyebilirsiniz.

Biz de nereden çıktığını diyelim bari.

Diyelim ki günlük tutanlardansınız.

Ve o gün ne yaptığınızı, hangi siyasetçinin ne dediğinin yanı sıra siz de düşündüklerinizi kısaca not ettiniz. Aşkınızı da yazdınız, nefretinizi de!

Ve birgün bu defteri açıp geçmişe dönmek istediniz.

Falanca siyasetçi o gün ne demişse, siz de katılmışsınız. Diğer birgün tam tersini söyleyince yine katılmışsınız, hatta günlüğünüzde övgüler sıralamışsınız. Başka birgün yine aynı siyasetçi yine bir gün önce söylediğinin tam aksini savunmuş, siz de yine aynı düşünceye dönmüşsünüz.

Günlüğünüzde geçmiş günlerinizi görmeye devam ederken kendinizin de ne olduğunu görmüş olursunuz.

Siz, sizi bilmiyorsanız biz söyleyelim.

Paltonuzla birlikte çok şeyiniz çalınmış, hayaletsiniz artık! Başkalarının paltosundadır gözünüz!

..

Seçimlerde hangi parti kazanırsa kazansın, bu satırlarını yazarı için fark etmez; biz yine işimizi yapar, duyduklarımızı, düşüncelerimizi aktarmaya devam ederiz.

Ve şunu da her zaman söyleriz. Demokrasilerde seçim sandığı, uyanmak için kurulan saat gibidir. Diyelim ki telefonunuzdaki saat zilini seçime ayarladınız ve yattınız. Başucunuzdaki telefon, seçim vakti "uyanma vakti," diye sizi uyarıyor.

Uyumaya devam ederseniz, uyandığınızda paltonuz gitmiş olur bilesiniz!