Nevzat Saygılıoğlu ismi bir zamanlar Erzurum için çok anlam ifade eden bir isimdi.
Özellikle 1980 ve 90’lı yıllara damgasını vuran, iki satır görüşmek için araya hatırlı kişilerin koyulduğu önemli bir isimdi.
Gelirler Genel Müdürü, Gümrük Müsteşarı ve Hazine Müsteşarı olmuş, üst düzey kamu görevlerinde bulunmuş bir teknisyendi.
Erzurumluların ‘’Seninle gurur duyuyor’’ dediği, omuzlarından indirmediği bir bürokrattı.
Özal ve Çiller’in başbakanlığı dönemlerinde ki gözde prenslerindendi.
Sözü kanun gibiydi.
Her açıklaması ulusal gazetelerde manşetti.
Başarı merdivenlerini tek tek tırmanarak ilginç bir kariyer elde ederek en üst kamu görevlerine gelmeyi başarmış biriydi.
Görevdeyken Erzurum’a çok hizmetleri oldu.
Erzurum hep umurundaydı.
Siyaset ona yüz vermediyse de o her daim saygınlığını korudu.
Her daim ağırdı, hep ağırbaşlıydı.
O bir gerçek dadaştı, akademisyendi, şehrinin modern yüzüydü, Erzurum’un yüzakıydı.
O dönemler pek çok icraatıyla bunu ortaya koydu, adını tarihe altın harflerle yazdıran kişi oldu.
***
Bütün bunları niye anlattım?
Nereden çıktı Nevzat Saygılıoğlu mevzusu şimdi?
Haklısınız, anlatayım.
Ankara’da ki ‘Erzurum Tanıtım Günleri’nin açılış törenlerinde yıllar sonra gördüm o Saygılıoğlu’nu.
Altınpark’daki salonda tam da Yavuz Değirmenci’nin toplantıya katılanların adlarını okuduğu an.
Eşi ile gelmiş, ayakta kalmış, oturacak yer arıyordu o Nevzat Saygılıoğlu!
Kimsenin umurunda değildi.
Hem de yıllarca başkanlık ve yöneticiliğini yaptığı vakfın töreninde ayakta kalışını, oturacak yer arayışını gördüğümde ‘cız’ etti içim!
Arkalarda bir yer bulup usulca oraya ilişirken anladım.
Vefa’nın esasında İstanbul’da bir semtin adı olduğunu!
--
TUTTUĞUM BABA LAFLAR: Göründükleri gibi olmalıdır insanlar. Eğer değillerse görünmeseler daha iyi (Shakespeara)
DUVARIN DİLİ- Ha ondan mesaj beklemişim ha otobüs durağında vapur!