Hiç düşündünüz mü, 'vefa' nedir?
Sözlüklere bakarsak 'vefa' hakkında "Sevgide devamlılık, bir sözü yerine getirmek, verdiği sözde durmak, bağlılık, hatır veya kıymet bilmek" diye yazıyor.
Ayrıca vefa denildiği zaman 'Vefa bozacısının olduğu semt' ile 'İstanbul'un en eski ve renkleri yeşil- beyaz olan kulübü' de akla geliyor.
Kimine göre, 'Günümüzde vefalı insanların sayısı, parmakla gösterilecek kadar az.'
Onun için çoğu, vefadan söz açıldığında 'artık vefa şarkılarda kaldı' diyor.
Bazıları ise son durumumuzu şöyle özetliyor:
- Eğer menfaati yoksa, hiç kimse bir başkası için parmağını dahi kıpırdatmıyor.
Ben de günümüzde giderek artan vefasızlığa karşı, 'İşte vefa bu' dedirtecek türden yaşadığım üç ilginç olayı sizlerle paylaşmak istiyorum.
CİNDİLLİ'NİN DALOĞLU VEFASI
Geçen ay 'Şehir ve Kültür Araştırmaları Derneği'nin (ŞEHİRDER) Cindilli Otomotiv'de düzenlediği 'kitap tanıtım töreni' örnek bir vefalı duruştu.
İşadamı Muammer Cindilli, 19 yıl önce öldürülen Yazar Selahaddin Turgay Daloğlu'nun hatırasına duyduğu saygıdan dolayı iki kitabının yayınlanması için destek veriyor.
1970'li yıllarda Erzurum'da çıkan 'Aziziye Gazetesi'nin başyazarı olan Daloğlu'nun eserlerini, ŞEHİRDER yönetim kurulu üyesi olan Beyin Cerrahı Prof. Dr. Hakan Hadi Kadıoğlu, titiz bir çalışmayla yayına hazırlıyor.
Son birkaç yıldır başarılı çalışmaları dikkatleri üzerine toplayan ve STK'lar arasında üst sıralara tırmanan ŞEHİRDER, Daloğlu'nun 'Ermeni Zulmü' ve 'Çitri' kitaplarını bastırarak kent kültürüne katkı sağlıyor.
Gazeteci-yazar Selahaddin Turgay Daloğlu (1933- 1969), ilk romanı olan Çitri'yi 31 yaşında kaleme alıyor.
Çitri ile 1965'te İstanbul'da yayınlanan Yeni İstiklal Gazetesinin düzenlediği yarışmaya katılan Daloğlu, usta yazarları 'solluyor.'
Aziz Nesin, Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Tarık Buğra'yı yarışmada geride bırakan Daloğlu, 'En iyi roman ödülünü' kazanıyor.
O gün etkinlikte konuşan ŞEHİRDER Başkanı Murat Ertaş, işadamı Muammer Cindilli'nin Erzurum'da sanat, sosyal ve kültürel hayata yaptığı önemli katkılarından söz ediyor.
Erzurum'da düzenlenen bir kitap tanıtımında her kesimden yüzlerce kişiyi bir araya getirerek konuk eden Muammer Cindilli'nin şu sözleri, hafızalara adeta kazınıyor:
- Küçük siyasi mülahazalar yahut çekişmelerle insanlarımızı çok kolay etiketliyor, ötekileştiriyoruz. Bizim bir olmamız diri olmamız gerekiyor.
PROF. DR. ÖZBEK'E ARMAĞANLI VEFA
Atatürk Üniversitesinde çeşitli fakültelerde dekanlık ve rektör yardımcılığı yapan Edebiyat Fakültesi Alman Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanlığından 2 yıl önce emekli olan Prof. Dr. Yılmaz Özbek için 16 Nisan günü anlamlı bir tören yapılıyor.
Prof.Dr. Özbek, Mavi Salonu dolduran öğrenci, öğretim üyelerine ‘eğitim sistemini sorgulayan’ bir konferans veriyor.
Salonda 'çıt' yok,herkes can kulağıyla Prof. Dr. Özbek'in ağzından çıkanları dinliyor.
Konferans sonrası Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak, öğretim üyeleri Ahmet Sarı, Cemile Akyıldız Ercan, Fatma Öztürk Dağabakan, Dursun Balkaya, Zennube Şahin Yılmaz, Nalan Saka'nın editörlüğünü yaptığı 'Armağan' kitabı Prof. Dr. Yılmaz Özbek'e takdim ediyor.
‘Ömrünün 40 yılını Atatürk Üniversitesine ve öğrencilerine feda eden’ Prof. Dr. Özbek'e bundan güzel armağan olabilir mi?
'Armağan' kitabı aldıktan sonra yaptığı kısa konuşmada Sevgili Yılmaz Ağabey, sevinç ve mutluluktan gözyaşlarına dizgin vuramıyor.
İşte özlediğimiz vefa bu değil mi?
YILDIRIM İÇİN VEFA
19 Nisan günü Şükrü Paşa Mahallesindeki Yakutiye Spor Salonunda, kalorifer borularının tavandan geçtiği, mütevazi küçük bir alanda yapılan 'eskrim' müsabakasını imrenerek izliyoruz.
Gençler, hünerlerini sergilerken kılıçlarını biraz fazla kaldırdığında kalorifer borularına değiyor.
Bir genç kız, genç erkeklerin şampiyonluk maçını yönetiyor.
Duvar tarafına konulan sandalyelerde oturan Yıldırım ailesiyle birkaç seyirci heyecanla maç izliyor.
Biz de rahmetli Cihat Yıldırım adına düzenlenen turnuva sayesinde, ilk kez eskrim sporu ile yakından tanışıyoruz.
Daha doğrusu Verem Savaş Derneğinde yılda bir kez de olsa sanatsal etkinlikleri ile dikkat çeken Başkan Şenol Mızrak Ağabey sayesinde, buram buram 'vefa' kokan bir etkinliğin finaline kavuşuyoruz.
Şenol Ağabey böyle bir etkinliğin düzenlenmesini sağlamakla kalmıyor, törende 'Polis Hüsnü' ile evlatları Cihat, Kemal ve Yüksel Yıldırım'ın spora, sosyal hayata olan katkılarını anlatıyor.
Erzurum'da 50 yıl önce eskrim sporu ve ajanlığı yapan Cihat Yıldırım (1930- 2003) adına düzenlenen 'vefa' turnuvası nedeniyle eşi Aysel, oğlu Serdar Yıldırım ile kızı Belma Kızılgeçit mutluluk gözyaşları döküyor.
Turnuvanın sonunda Eskrim Ajanı ve Milli Takım Antrenörü Mehmet Ali Dayanç, etkinliğin önümüzdeki yıllarda da devam edeceğinin sözünü veriyor.
İşte vefa bu olsa gerek.
Vefa duygusu insana mahsus bir erdemdir.Marifet iltifata tabi olmakla yeni nesillere de bir model oluşturur.Ne mutlu eser bırakanlara,ne mutlu vefa gösterenlere.