Hacı Efendi, “Şöhret afettir” derler. Nefsin azgın atına bindin mi onun üzerinde durmak yiğitlik ister. Para ve şöhrete ulaşmak zor olsa da onu sürdürmek ve muhafaza etmek her babayiğidin harcı değildir. Entelektüel bir birikiminin olmadığını şehrin insanı olarak biliyoruz.
Laikliğin tarifini yap desek zorlanacağının farkındayız. Mustafa Kemal’in Filistin’de, Trablusgarp’ta çarpıştığını duymamışsındır.
Maşallah işin gücün yerindeydi. Paraya para demiyordun.
Kaç sigortalı personel çalıştırıyordun ve kaç lira vergi ödüyordun bunu elbette ki ilgililer bilir.
Atatürk’ün ölüm gününde ona hakaret etmekle neyi amaçladın onu merak etmekteyiz.
Bir çuval inciri berbat ettiğinin farkında mısın?
Bak, Yağcı Hacı Efendi. Niyetin bir yerlere yağ çekmek ve mesaj göndermek ise kızgın yağı başına döktüğünü söyleyebiliriz.
Hacı Efendi, bilenler bilir. Mondros Mütarekesi’nden sonra elimizde Konya ve Ankara’dan başka yer kalmamıştı. Erzurum ve civarını Ermenistan’a veriyorlardı. Allah göstermesin, Mustafa Kemal ve Milli Mücadele Kahramanları olmasaydı sen Dimitri’nin lokantasında bulaşık yıkıyor olacaktın.
Sen, esnaf adamsın. İşyerine, laikliğe inanan, gayrimeşru işlerle hayatını kazananlar, dindarlar hatta ateistlerde gelebilir.
Senin işin onlara hizmet verip karşılığını almandır.
Hacı Efendi, unutma ki bu ülke, Demokratik, Laik, Sosyal Hukuk devletidir.
Laiklere hakaret yağdırırken, kime hakaret ettiğini anladığını zannederim.
Yağcı Hacı Efendi, belli ki püsküllü yalanlara inanmış ve Erzurum tabiriyle “dolduruşa” gelmişsin.
İşine gücüne bakacağına, boyundan büyük işlere girmeni hadsizliğine ve cahilliğine bağlıyoruz.
Unutma ki ülkenin kurucu liderine hakaret etmen kabul edilir bir davranış değildir. Bu yaptığın edepsizliğin hukuki yaptırımlarına da katlanacaksın. Bundan önemlisi milyonlarca insanın hafızasında kötü bir isimle hatırlanacaksın.
Ne diyelim. Eden bulur dünyası.
Değerli hocam. Bu konu bu kadar güzel anlatilabilirdi. Malum kişinin cehalet sınırlarını ne güzel cizmissiniz. Sonsuzluk gibi