Devlet bir yanda yaraları sarmaya çalışıyor, ama aynı ülkede başta bankalar ve vergi daireleri olmak üzere, tüm kurumlar vatandaşın tepesine kartal gibi çöküyor!

Ne kamu ne de özel bankalar henüz Ankara’nın mesajını almadı! Dükkânı kapalı olan esnaf borç kıskacı altında!

Bankalar esnaf için tam da şunu söylüyor:

“Ya canını, ya malını!”

“Bu ‘Paket’ iş dünyasının beklentisini büyük oranda karşıladı” dersek, yanlış olur…

Tamam…

İçerisinde, insana, sosyal hayata ve ticarete doğrudan pozitif etki yaratacak iyileştirme, hatta destekler var, ama kamuoyunun beklentisi biraz daha kapsayıcı olması yönündeydi.

Tahminim şu:

Hükümet, kriz derinleşmeden şimdilik bir adım atalım, birkaç gün geçtikten sonra duruma göre (inşallah daha kötü olmaz) olmadı, ikinci ve üçüncü paketleri de devreye sokarız, biçiminde düşünmüş…

En azından ben böyle anlıyorum.

Şurası muhakkak:

Bu “Koronavirüs Krizi”, devlet planında küresel bir sorun olmakla beraber, uluslar adına da din, dil, ırk, cinsiyet ve zengin-fakir ayrımı yapmayan, tuttuğunu yere vuran “Ademoğlunun müşterek bir bela”sıdır.

Dost düşman hemen herkesin hakkını teslim ettiği üzere Türkiye, bu “kriz”i en başarılı biçimde yöneten ülkelerden biridir.

Buna rağmen…

Besbelli ki her ülke gibi biz de bu “yıkım”a kurban vereceğiz ve iktisadi açıdan ciddi bir bedel ödeyeceğiz…

Türkiye yirmi yıl öncesinin Türkiye’si değil.

Dün gibi hatırlıyorum:

IFM’den bir milyar dolar yeni kredi getiriyor diye, “Düyun-u Umumiye” memuru Kemal, adeta asrın kahramanı ilan edilmişti!

Hamdolsun; o Türkiye, çok ama çok gerilerde kaldı…

Bugünün Türkiye’sinde “her şey güllük gülistanlıktır” diyen yok…

Koronavirüsten bağımsız olarak zaten ülkemizde bir ekonomik darboğaz ve hatırı sayılır bir bunalım vardı…

Şimdi kambur üstüne kambur bindirdi bu Çin kaynaklı illet…

( Bu küresel illet, hakikaten Çin malı mı yoksa birileri bu illeti, önce Çin’e ardından da bütün dünyaya mı kakaladı henüz bilmiyoruz.)

İlla ki hükümet farkındadır: Küçük ve orta ölçekli işletmeler başta olmak üzere, hemen her şirket darboğaz içinde…

Boş otellerde konaklama vergisini ertelemek, sıkışan ekonomiye bir çare olabilir mi, doğrusu bilemiyorum…

Dikkat ediyorum…

Korona Krizi başladığından beri, ne kamu kurumları, ne kamu bankaları, ne de özel bankalar bildiklerini okumaktan asla geri durmuyorlar.

Ellerinden gelse telefonlarda borçlu vatandaşların gırtlağını sıkacaklar!

Elektrik ve doğalgaz şirketleri de aynı tavır içerisinde…

Bir tek belediyeler hakikaten esnek davranıyor, gücü oranında vatandaşa kolaylık göstermeye çalışıyor.

Ezcümle:

Hükümetin attığı bu adım, elbette kıymet-i harbiyesi olan bir uygulamadır.

Lakin yetersizdir, çünkü kucaklayıcı değildir.

Misal; birisi şu soruya cevap vermelidir:

Yevmiye ile çalıştığı restoran, kafe ve benzeri yer kapandığı için (ücretsiz olarak) evine gönderilen o vatandaşımız, bu süreçte çoluk çocuğuna nasıl ekmek götürecek?

Ya da aynı işletmelerin sahipleri, çalışmayan işyerlerinin borçlarını hangi kazançlarından ödeyecek?

Koronavirüs krizinden fırsat bulup ev almak isteyen yurttaşımıza yüzde onluk daha peşinat iyileştirmesi yapmak tabii ki kötü bir şey değil, fakat sönmüş arı kovanına dönen çarşı pazara yani esnafa bu tedbir sadra şifa olmuyor, ne yazık ki…

Tamam…

“Salavat kuvvete bağlıdır.”

Eyvallah…

Fakat azizim; bir yanda “kimse evlerinden çıkmasın, çok mecbur kalmadıkça seyahat etmesin” diyorsun, öbür yanda ise, belki de yolcusu olmadığı için uçamayacak uçakların bilet KDV’sini düşürüyorsun!

Türkiye’de ikiyüzün üzerinde üniversite var ve doğaldır ki bu üniversitelerde binlerce işletmeci mevcut…

Sen devlet olarak aldığın bir kararla tüm üniversiteleri belirsiz bir güne kadar tatil edeceksin, öbür tarafta da üniversitelerdeki bu işletmeleri, vergilerini SGK’larını, elektrik, doğalgaz, su ve kira borçlarını ödemeye zorunlu kılacaksın!

Ticaret yapma, ürün satma, alıp verme, ama bana ödeme yap!

Sultanü’ş Şuara’nın ifadesiyle:

“Bu taksimi kurt yapmaz, kuzulara şah olsa!”

Ezcümlenin, ezcümlesi…

Haydi bu soruyla bitirelim yazıyı…

(Gerçi bazı dostlar çok uzun yazdığımdan şikayetçi ama)

”Sayın Bakan Albayrak… Size bağlı olan Maliye’ciler, devletin alacağı olan her kuruş için şahsın tüm gelirine ve hesaplarına el koyuyor, bunu sizden iyi bilen kimse yoktur. Tamam da Sayın Bakan, bu ülkenin üreten ve üretmek için çaba harcayan insanlarına karşı sizin Maliye’nizin hiç mi bir vefa borcu yok?”

Ne yani “Ben devletim istediğim gibi amel ederim” mi diyorsunuz?

Tayyip bey konuştu ve bir paket açıkladı ya…

Ertesi gün sanki Tayyip bey tam tersi bir konuşma yapmışçasına Anadolu’da “ceberrüt devlet” harekete geçti ve esnafı icra girdabına soktu.

Bir yerde yanlışlık var ama nerede?

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.