Yaradan adıyla; OKU..!

Erzurum’da Murat paşa camiinde kılınan namazlara Hızır eşlik eder. Ulu camiinde namazların feyzi fazladır. Abdurrahman Gazi türbesinde edilen dualar kabul olur. İki bayram arası düğün yapmak uğursuzluktur..!

Akşam sakız çiğnemek ölü eti yemektir. Ekmek elden düşerse misafir gelir. Yeni doğmuş bebeğin göbeği cami bahçesine gömülürse çocuk okur. Sağ avuç kaşınırsa para gelir. Nisan yağmuru içilirse hasta şifa bulur. Gece tırnak kesilirse ömür kısalır..!

 

Şayet bunlar aklınıza yatıyorsa, bildiğinizi yapın ancak bunların hepsi ve daha fazlası birer uydurma, birer hurafe. İslam dininde dağ, bina, kabir gibi kutsal olan bir mekân yok. Hinduizmi, Yahudiliği ve Hıristiyanlığı incelerseniz göreceksiniz ki bunların tamamı ve dahası ekleme ve özentidir. Enam suresi 6. ayette Allah buyuruyor ki, ‘Öğüt alanlar için ayetlerimizi detaylıca açıkladık’.  

Bir de İstanbul için sürekli olarak dillendirilen bir hadis var. ‘Konstantiniyye elbet feth olunacaktır. Ne güzel komutandır onu fetheden komutan, ne güzel ordudur onu fethedecek ordu’  İstanbul, Muaviye'nin oğlu Yezid tarafından kuşatıldığında, Emeviler adına ücretli hadis uydurmacıları bu hadisi piyasaya sürmüşlerdi. Bize de inanmak kalmış..!

Kur’an’ın indiği ay olan Ramazan ayına başlarken, ilk emri ‘Oku’ olan yaradan, Ankebut suresi 45. ayette buyuruyor ki, ‘’Kitaptan sana vahyolunanı oku ve sonra da namazı kıl.’’ Bakara suresi 183. ayette ise, ‘’Sizden öncekilere yazıldığı gibi size de sayılı günlerde oruç yazıldı. Umulur ki sakınırsınız’’.

Eğer okumaz her duyduğumuzu din sanırsak, Allah’ın Kamer suresindeki, ‘’Biz Kur'an'ı öğüt alınsın diye  kolaylaştırdık’’ uyarısının aksine dini çok ağır bir görev bilir, imansız göçer gideriz..!