Vedat REFAYELİ

Kuşkusuz Türkçenin ve Türk kültürünün zenginliğinin en önemli göstergeleri olmuştur.

Atasözleri ve deyimler, anlatımı etkili kılma, söyleneni açıkça, kolay, anlaşılır bir şekilde dile getirme ve bunları yazılı olarak ifade edebilme konusunda çok önemli etkilere sahiptir.

Ekmeği ekmekçiye ver, bir ekmek de üstüne ver diye bir deyimimiz mevcuttur.

Ve sanırım bu deyim daha çok Ziraat Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Önder Çalmaşur’da anlam buluyor.

Mesaiden arta kalan zamanlarının tamamını Aziziye ilçesine bağlı Atlıkonak köyünde geçiren Prof.Dr. Çalmaşur, adeta bir rençberin yapacağı herşeyi yaparken meslektaşlarına da örnek oluyor.

Geçtiğimiz günlerde sosyal medyasında, köydeki bahçesinde çapa ve sulama yaparken gördüğüm Prof.Dr.Çalmaşur’un bu işi hem de zevkle yapıyor olmasına hem şaşırdım hem de sevindim.

Şaşırdım, hep koltukta görürdük fakülte dekanlarını.

Sevindim, bizzat anlatan değil, yapan bir akademisyen var ortada!

***

‘’Ben bir çiftçi çocuğuyum.

Toprağı ve önemini biliyorum.

Her ne kadar dekanlık görevinde bulunuyor olsam bile bizzat sahada olmasam kendimde eksiklik hissederim’’ diyen Önder Çalmaşur’un köyündeki gerek tarlasında ve gerekse evinin bahçesinde yapmadığı iş yok.

Yeri geliyor çapa yapıyor, yeri geliyor tarla suluyor.

Tırpan salladığı da oluyor, ot bağladığı da.

Tarım aletleriyle de arası iyi.

Traktör kullanmakla kalmıyor, o traktörün bakım ve onarımını da bizzat gerçekleştiriyor.

Ziraat Fakültelerinde görevli akademisyenlerin de yol göstericisi olduğuna inandığımız Çalmaşur hoca, en azından evinin sebze ihtiyacını karşılamaktan son derece de mutlu.

Sanırım rektör hoca Prof.Dr.Ömer Çomaklı, böyle bir fakülteyi 2,5 yıldır hem de sahadan gelen birine vermekle geceleri rahat uyuyor olmalı.