Toplumda bazı yaşlılara yeteri kadar değer verilmez. Yaşlılar, hor görülür. Tükettiği ilaçlardan, kullandığı cihazlara kadar maliyeti hesap edilir. Devlet iktisat tedbirlerine yaşlılardan başlar; mesela emeklilerden! Emeklilerin açlık sınırı altında maaş almaları bu yüzdendir! 65 yaşında sunulan şehir içi bedava yolculuk hizmetinin sona erdirilmesini istemeleri, yaşlıların yaşama hakkına saygı duymamalarındandır.
Jacques Attali; Fransa eski Cumhurbaşkanı danışmanı; dünya nüfusunun azaltılması gerektiğini ve önce de yaşlılardan kurtulması gerektiğini söylemişti. Yaşlıların bir kısmı ağır hasta, bir kısmı aptal, bir kısmı gereksiz ve bir işe yaramıyorlar, hiçbir şey üretmiyorlar; yani imha edelim demişti!
Sağlık hizmetleri verilen kurumlarda da yaşlı hastalara genelde “idare eder” duruma gelmesi için bakılır, yaşlıysanız tıp sizin için gelişmesi durmuş demektir. Bacağınız (femur-kalça) kırılır, yapacak bir şey yoktur denilir, öylece terk edilirsiniz! Biraz daha idare et; nasıl olsa sona gelmişsin felsefesidir bu!
Hastanın her gün kan tahlillerine, ölçümlerine, yanlarında açılan yaralarına (dekübit ülserler=yatak yaraları) bakım yapmak için hiçbir eğitimi ve bilgisi olmayan ailesine teslim edilen hastalar, bir yudum nefes, ağrısız bir dakikaya muhtaç edilmiş olurlar. “Yapacak bir şey yok, eve götürün” demek, eve götürün ölümünü bekleyin” demektir.
Değerli bir dâhiliye uzmanı Ağabeyim anlatmıştı: Kayınpederini Belçika’da muayene ve tedavi için hastaneye götürmüşler. Hastanede muayene eden doktorlar hiçbir talep olmadan, bu hastanın bakımını siz yapamazsınız, bu hastaya biz hastanede bakacağız, diyerek hastayı vermemiş ve ölümüne kadar da her türlü bakımını devlet üstlenmiştir.
Benim param çok, ben yüksek yerden emekli bürokratım, siyasi kariyerim var ve ben en iyi hizmeti alabilirim diyen varsa, çok yanılıyor, yaş kemale erip tatlı hayat tükenince başta kendi yakınları olmak üzere herkes devletten ve çocuklar da birbirlerinden bekliyorlar ve son değişmiyor.
Bu kapitalizme çok severek hizmet eden dinciliğin, çakma milliyetçiliğin ve bunları canla başla dünyadan haberi olmadan destekleyen insanımızın başarısıdır(!). İnsanlarda talep olmalı, insanlar haklarını bilmeli, konfor ne demek bilmeli ki; bunları da kendilerini yöneten veya yönetemeyen siyasilerden isteyebilsin ve hakkını elde edebilsin!