Öyle diyorlar:

- Türkiye’de 3 milyon başkan varmış…

Bize sorarsanız, bir o kadar da uzman vardır; hani her konudan anlayanlar var ya, onlardan işte…

Tabi şu sıralar uzmanın sağlıkçı olanı makbul; malum bir salgın dönemi yaşıyoruz ve ahalinin cevabını merak ettiği epeyce bir soru var kafasında…

Hepsi için geçerli değil tabi ama bizde bu işin uzmanları, uzmanlıkları dışında her işle meşguller çok şükür…

Profesör olmuş adam; bilim insanı yani, bilim üreteceğine lambur lumbur konuşuyor TV ekranlarında… Yok, virüsün ikinci dalgası gelecekmiş de, o zamana kadar aşının bulunmuş olmasını çok arzu ediyormuş da… Gözü sürekli batılı ülkelerdeymiş de, falan da filan…

Kim diyor bunu?

Bir virolog, yani virüs uzmanı…

Daha doğrusu gözü batılı ülkelerde olan bir profesör…

Adam: “nasıl etsek de bu illetin ilacını biz bulsak ya da aşısını biz üretsek” demiyor da, gözünü batıya çevirmiş aşı bulunmasını bekliyor…

Ne diyebiliriz ki!

Yazıklar olsun sana!

Ve baba çıksın senin kalıbına!

Cümle âlem seferber olmuş bu illete karşı durabilmenin yollarını arıyor; benim anlı şanlı profesörüm de, batıdan gelecek aşı haberini bekliyor…

Evet, bizde bilim insanlarının kahır ekseriyeti böyle işte…

Verin yiyelim, serin yatalım…

İlaveten…

Bolca siyaset, bolca ticaret, bir yerlerden bolca icazet; hele işin içinde varsa cemaat ya da cemiyet...

Oh ne âlâ, ne âlâ…

Kim takar aşıyı…

Kim takar virüsü…

Kim takar ilacı…

Ve ne yazık ki biz bunlara “uzman” diyoruz ya da bilim üretmeleri gerektiğinden bilim insanı…

Yesinler sizin biliminizi de, insanlığınızı da…

*

İsterseniz…

Yazımızı bir fıkrayla tamamlayalım ve bu fıkrayı da, bilim dünyasının gurur duyduğu ve duyacağı bilim insanlarını tenzih etmek suretiyle o koftiden profesörlere hediye edelim…

Haydi bakalım!

Üniversite yemekhanesine giren bir öğrenci tüm yerler dolu olduğundan gidip üniversite profesörünün oturduğu masaya oturmuş.

-Profesör kaşlarını çatarak:

- Öküzler ve kuşlar aynı masada oturamaz!

Öğrenci:

-O zaman ben uçuyorum...

Profesör cevaba çok sinirlenmiş, sınavda öğrenciye takmış ve sınavını başarısız geçmesi için elinden geleni yapmış. Yalnız sınavda öğrenci tüm soruları mükemmel bir şekilde cevaplamış.

Profesör öğrenciye:

-Sana son bir soru soracağım, demiş. Yolda yürürken iki torba bulduğunu hayal et, birinde akıl var, diğerinde ise para var. Hangi çuvalı alırsın?

- Öğrenci: Para olan çuvalı seçerdim...

- Profesör: Ben akil olan çuvalı seçerdim...

- Öğrenci: Normal! Kimde ne eksikse onu seçer...

- Profesör çok sinirlenmiş, öğrencinin not defterini alıp içine "öküz" yazmış.

- Öğrenci nota bakmadan odadan çıkmış. Bir dakika sonra öğrenci kapıyı aralamış:

- Sayın profesör, imzanızı atmışsınız, fakat notumu yazmayı unutmuşsunuz, demiş.

Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.