Kurban bayramı öncesinde alınan dişi hayvan satışı ve kesiminin yasaklanması kararına Erzurum’dan itiraz var. Öyle bir itiraz ki, şaşırmamak elde değil. Erzurum Hancı, Besici, Sütcüler Esnaf Odası Başkanı Sebahattin Bingöl, yeni Tarım Bakanı Fakibaba’ya seslendi ve ‘’Biliyorsunuz veya bilmiyorsunuz. Şu anda özellikle Erzurum ve yöresinde bayramda satışı ve kesimi gerçekleşecek olan hayvanların yüzde 70’i dişi hayvan! Yani eldeki mevcut hayvanların geneli düve. Eğer bu karar gözden geçirilmezse bu Kurban bayramında hem fiyatlar çok fazla olacak hem de kesilecek hayvan bulmak zorlaşacak. Keşke böyle bir karar çok daha önce alınmış olsaydı. Tamam, hayvan varlığını korumak amaçlı bir karar ama bu aynı zamanda çoğu hayvan üreticisini zor durumda bırakan karar oldu bu’’ dedi. Sebahattin Bingöl’ü dinlerken daha fazla şaşırdığım şeyler de oldu. Kurban kesimi için belirlenen yerlere de itiraz ediyor Bingöl ve kurban kesim yerleri için gerekli alt yapının da oluşturulmadığından yakınıyor. Belirlenen yer ve kantar sorunları gibi. Bu arada, bir başka konu da düve hayvan yasağına karşın gerekli tedbirlerin alınıp alınmayacağı konusu. Eğer kararda bir yumuşama olmaz ise bu Kurban bayramı öncesinde düve kesimi de şu veya bu şekilde olabilirmiş, bu da aldığım başka bir duyum. Anlayacağınız bu cenahta vaziyet hiç de iyi değil. Allah başta Fakibaba olmak üzere tüm Tarım işleriyle ilgilenenlerin yardımcısı olsun.
Geçmiş olsun Ali bey!
AK Şeker firması Türkiye’de et ticareti konusunda iz bırakmış, önemli bir firma. Ve patronu da bir Erzurumlu, Ali Şeker. Geçen yıl Konya’da tanıdım, soyadı gibi şeker bir adam. Kendisi Tekmanlı, zaten hem Tekman’da hem de Karayazı ve Hınıs’ta yaptığı hayırlı yatırımlar ile çoğu kişinin de yakından tanıdığı bir isim. Tanımaktan büyük mutluluk duyduğum kişilerden biridir o. Ali bey bir süredir rahatsız ve İstanbul Maslak Acıbadem’de tedavi görüyor. Geçmiş olsun diyorum, bir an önce sağlığına kavuşup yeniden ailesinin ve de şirketinin başına geçmesini istiyor ve bekliyorum.
"İstanbul hataydı!’’
İrfan Alyanak ismi sanırım Erzurum’da çoğu kişinin yakından bildiği isimdir. DOĞU TV’nin sahibi İrfan Alyanak, eski popüleritesinin uzağında yaşamını ve halen geçirdiği bir hastalığı yenmenin mücadelesini veriyor. Geçen gün Palan Otelde karşılaştım ve bir çokları gibi ben de ekmeğini yemiştim, biraz sohbet ettik, eskileri, DOĞU TV’li günleri konuştuk. Artık ne o eski İrfan Alyanak’tan ne de DOĞU TV’den eser yoktu ve neden böyle oldu diye konuşuyorduk ki, bir itirafta bulundu, onu sizinle paylaşayım istedim: Bir şekilde DOĞU TV olarak Erzurum’da yayına devam edecektik. DOĞU TV’yi İstanbul’a taşıma arzum ve ulusal kanal yapma düşüncem yanlışmış, şimdi onu anlıyorum. Hata yapmışım! Bence de! Geçmiş olsun, artık ne diyelim!
Bu yoğurt başka yoğurt!
Adı da hoş kendi de hoş bir yoğurt, Palandöken. Tabii ki Erzurum’da üretilen yoğurt çok yedim ama böylesini ilk defa görüyorum. İnanılmaz lezzetli. Yaklaşık 1 yıldır kullanıyorum ve adeta abonesi oldum. Kim üretiyor, nerede üretiyor, bilemiyorum. En güzeli de böyle özel yoğurdun Erzurum’da yapılıyor, satılıyor olması. Bu yoğurdun sahibi gelse parmağını gözüme batırsa tanımam, bilmem-etmem. Yoğurttan, yapılışından çok anlar mıyım, hayır. Ama bu yoğurdun her yerde reklamını yapıp duruyorum. Geçenlerde Gürcükapı fanatiklerinden peynir ve lor ticareti yapan Şadi Şıracı’ya bu Palandöken firmasının sahiplerini tanıyıp tanımadığını sordum. Tanıdığını söyleyince ‘’telefon aç, bir tebrik edeyim’’ dedim. Açtı, firmanın ortaklarından Ali beye tebriklerimi sundum, başarı diledim. Bak buradan söylüyorum. Fırfırik’e reklam da verseler almam, kimse yanlış anlamasın! Erzurum’da böyle bir firmanın olmasından onur duydum, hak ettiği için karşılıksız reklamını yapıyorum, kimse içinde bir art niyet aramasın. İnşallah bu tür firmalar çoğalır da biz de buradan bedava reklamlarını yaparız. Yeter ki olsunlar!
Giray hocayla hasret giderdik..
Sahadayken Erzurumspor’da çok teknik adam, futbolcu ve yönetici tanıdım. Vefat edenler de dahil çoğu ile dostluk ve arkadaşlığımız yıllar geçse de devam etti. Bazıları ile halen daha görüşmelerimiz sürerken bazılarıyla şu veya bu sebeplerden dolayı görüşemiyorduk. Ama bu görüşemediklerimden bazıları da var ki bizlerde iz bırakmışlardır. Görmesek de kalbimizdedirler. İşte bunlardan biridir Giray Karayev. 1999-2000 futbol sezonunda süper ligdeki Erzurumspor’un Azeri teknik direktörü Ruslan Abdullayev’in yardımcısıydı. Bir yardımcı antrenörden fazlasıydı o. Herşeyden önce güleç, sempatik, işine bağlı, Türk dostu bir adamdı. Yıllar sonra onu geçen gün Erzurum’da gördüm. Bakü Üniversitesi’nde görev yapan ve profesör de olan Giray hocayı yine her zamanki gibi kıpır kıpır, yerinde duramaz halde buldum. Atatürk Üniversitesi ile Bakü Üniversitesi arasında gerçekleşen bir proje çalışması için Erzurum’a gelen Giray hoca ile eşiyle birlikte kaldığı Polat Otel’de biraraya geldik, uzun uzun sohbet ettik, eskileri yadettik.
SEVDİĞİM BABA SÖZLER: Kedi kokusu almadıklarında fareler etrafta oynar! (Polonya atasözüdür)
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.