Çoruh’u nasıl bilirdiniz?
O bildiğiniz Çoruh’tan eser yok artık…
O gürül gürül akan, önünde durulmayan güzelim nehir, kurumaya yüz tutmuş bir dereye dönüştü…
Bakın şu fotoğrafa… İşte size Çoruh!
Üstelik bu fotoğraf Mart ayında yani karların eridiği dönemde çekildi…
Bölgeyi bilen bilir, karların eridiği o aylarda taşkınlar olur, nehrin çevresindeki tarım arazileri meyve ağaçları sular altında kalırdı.
Artık böyle bir tehlike yok!
Sel, taşkın falan olmayacak artık… Tarım arazileri, meyve ağaçları zarar görmeyecek!
Çünkü öyle bir tedbir alındı ki meseleyi kökten çözdüler.
Nasıl mı?
Bir nehrin üzerine getirip bilmem kaç tane HES’i birden diktiler.
Haliyle nehir, dereye dönüştü... Nurullah’ın (Pala) deyimiyle “cılcıl” akıyor.
Zaten ne tarım yapan kaldı bölgede ne de meyve veren ağaç… Birçoğu inşatlar döneminde toprağa karışmıştı. Millette pılını pırtısını toplamaya başladı.
HES’ler sadece suyu değil, herkesin sesini, soluğunu kesti… Hepimizin gardı düştü. Kabullendik HES gerçeğini… İliklerimizi kurutacak 100 HES’ten 25’i başladı elektrik üretmeye, çevreyi katletse de…
Bu yıl Çoruh, önümüzdeki yıl Ödük Çayı… İsimlerinin de anlamı kalmadı ya artık birkaç yıl sonra hepsi kurumayacak mı?
Bölgenin can damarlarını söküp alacaklar… Bunu yapmaya başladılar ya birbirlerine düştüler şimdiden… Bir nehir üzerine kurarsan birden çok HES olacağı budur işte. Haliyle altta kalanın canı çıkıyor. ‘Yukarıdaki suyu kesiyor’ diye Bakanlıktan medet ummaya başlamışlar. Bir yetkili ile konuştum geçenlerde; Bakanlığa isimsiz, imzasız e- postalar yağıyormuş. Firmalar birbirlerini şikâyet ediyorlarmış!
Nehrin üstünde yer tutan HES şanslı tabi… Tıkır tıkır üretim yapıyor, suyun hızı, debisi düşünce alttaki HES’ler kundağı yere vuruyor: “Vay bizim suyumuzu kullanıyor, bize bir şey kalmıyor”
Görürsünüz yakında mahkemelik olurlar…
Ama olan yine millete olacak… Filler birbirine girecek olan çimenlere olacak…
Umarım bu ilik kurutucuları ‘cansuyu’na göz dikmezler.