…Ve, bir ay süreyle bizi ekrana kilitleyen 2018 Dünya Kupası Fransa’nın şampiyonluğu ile sona erdi.
Hayal kırıklıkları, sürprizler, dolu tribünler, coşkulu Rusya sokakları, renk cümbüşü büyülü kupanın Fransa’ya gitmesiyle son buldu.
***
A Milli Takım Teknik Patron Mircea Lucescu zevk alamamış olabilir, ama müthiş bir turnuva olduğu kesin.
Dünya Kupası’nın ‘Enleri’ kendi açımdan sıralayacak olursam.
Arjantin’in Bende bir köylü çocuğuyum, teşbihte hata olmaz,
Köy takımı hüviyetine bürünmesi…
***
Almanya’nın ilk kez gruplardan dahi çıkamayarak, evine erken dönmesi…
Panzer bu kez rakiplerini ezip geçemedi.
Ezilen taraf oldu.
Ballı değildi, iyi ki de değildi çünkü Türk düşmanlığı ile nefret kazandılar son dönemlerde…
İlle de Joachim Löw’ün Mesut Özil’e yeteri şansı vermemesi, Panzere, ‘Panzehir’ oldu.
Oh! Oh! Oh!, yüreğim yağ bağladı Vallahi…
***
Ya; Almanlarla bu kadar geyik yapmak yeter.
***
Devam edelim ‘Enlere’, mesela VAR’a….
Yani Video Yardımcı Hakem Sistemi..
Bu başlı başına bir konu olduğu için VAR’la ilgili düşüncelerimi ayrı bir yazımda kaleme alacağım.
***
Geçelim ‘Enler’ içinde destan yazanlara…
Örneğin Belçika’ya, Hırvatistan’a…
Belçika, İstanbul’dan daha az nüfusa sahip bir ülke, 11 milyonluk bu ülkenin milli takımı oynadığı futbol ve yıldızları ile hepimizi futbola doyurdu.
Sırf bu yüzden turnuvanın ilerleyen günlerinde Belçika’nın dünya şampiyonu olmasını istedik.
***
Gelelim, ‘Enler’ sıralamasında Hırvatistan’a…
4 milyon 171 bin nüfusu var baklava dilimli formalı Hırvatistan’ın…
Nüfusu Ankara’dan bile daha az olan Avrupa’nın Güney Doğusundaki bu ülke, daha önce yarı finallere kalırken, bu kez de dünya kupası finali oynadı.
Vallahi biraz şans yanlarında olsaydı, Dünya Kupası’nın Hırvatistan’a götürecekti ama olmadı.
4-2’lik skorla Fransa’ya kaptırdı dünya kupasını…
***
Bilmem Fransız gazeteleri ne başlık attı, ama ben olsaydım, “Dünyanın horozu biziz” diye manşet atardım.
Horozlar, için ‘cuk’ diye otururdu, bu manşet…
***
Devam edelim isterseniz ‘Enler’ konusunda Mircea Lucescu’nun sözlerine…
Ne diyor Lucescu: “Ben bu dünya kupasından zevk alamadım.”
Evet!... Cümlen doğru Lucescu Hocam, Benim açımdan da sönük geçti bu dünya kupası:
1-Türkiye yoktu bu dünya kupasında.
2- Sevdiğim ülkelerden İtalya’da gidememişti, 2018 Dünya Kupasına onlara üzüldüğümü de ifade etmiştim daha önceki yazılarımda, Gök Mavililerden yoksun bir turnuva olduğu için buruk geçti benim açımdan dünya kupası…
3-Arjantin ve Urugay’ın erken havlu atmasına da üzüldüm bu dünya kupasında…
Messi gibi bir starın, bile elini kaldırarak, arkadaşlarından pas beklediği bir Arjantin’den zafer beklemek, biraz abartı olurdu, her halde…
Evet!...Lucescu Hocam, dünya kupasına katılan 32 ülkeden 11’inin nüfusu İstanbul’un nüfusundan daha az…
Onlar nasıl oluyor da, müthiş jenerasyonlar yakalayabiliyor.
Güçlü takımlar kurabiliyor.
Avrupa çapında yıldızlar yetiştiriyor.
***
Biz niye bunu yapamıyoruz, bunu masaya yatırmalıyız.
Bakın Hırvatistan’ın Milli takımdaki futbolcuların tümü Avrupa’nın üst düzey takımlarında, hatırı sayılır kulüplerinde forma giyiniyor.
***
Biz ise bir Arda’yı, bir Nihat’ı, bir Rüştü’yü, bir Okan’ı, bir Emre’yi, bir Cengiz’i Avrupa’ya ihraç ettiğimizde adeta göbek atıp, bayram yapıyoruz.
Hem de bu saydığımız isimleri aynı anda değil de aralıklı yıllarda göndermişiz Avrupa’ya…
Onların da zaten bir çoğunun Avrupa macerası çok kısa sürmüş…
Evet!... Lucescu Hocam, bırak sen zevk almayı ya da almamayı da, sen ders çıkart ders…
Bu ülke dünyanın en fazla genç nüfusuna sahip bir ülke, onun adamını bunun adamını milli takıma almak yerine, yetenekli isimleri keşfet.
Yani kıvırmadan söyleyeyim torpilli adam almayın milli takıma…
Türk milleti olarak niye Hırvatistan’ı, Belçika’yı ağzımız açıkta izleyelim ki, bizim yıldızlarımızı üretelim de kendi evlatlarımızı izleyelim, milli takımlarda.