Son iki yüz yıldır Batı medeniyeti kendisini yeryüzünün kurtarıcısı ilan etti. Bu kurtarıcılık rolünü hala devam ettirmektedir.  Sömürgeleştirdiği dünyaya “medeniyet” getirmek için geldiğini her seferinde basın yayın yoluyla beyinlere kazıdı. Şimdi de  “demokrasi”  getiriyorum diye işgallerini sürdürmektedir. 
            Ülkemizi işgal ettikleri, parçaladıkları ve unutulmaz acılar yaşattıkları halde ülkemizde İngiliz, Rus, Fransız ve İtalyan düşmanlığına fırsat vermediler. Paravan olarak kullandıkları Yunan, Bulgar, Arnavut, Arap ve Ermeni gibi Osmanlı yurttaşlarını Türk düşmanı kılarak parçalamayı gerçekleştirdiler. Bugün Rusya’nın haritadaki komşularına bakarsanız kimlerle komşu olduğunu ve kimleri yönettiğini görürsünüz. Ancak bu sınırların halkları birçok kez Rus işgali görse de Rus düşmanı değil, hep birbirlerinin düşmanı durumundalar. Afrika’da da durum aynı, kabileler birbirinin düşmanı. Arap ve diğer İslam toplumlarında da aşiretler birbirinin düşmanı.
            Sömürgeci güçler varlıklarını, işgal ettikleri toplulukların birbirlerine karşı düşmanlıkları üzerine kurarak yönetiyorlar. Kırgızistan iç karışıklığında Özbek düşmanlığını yakinen gördük. Irak’ta durum aynı, herkes birbirine düşman iken herkes Amerikan güçlerine dost olma gayreti içinde.  Kuzey Irak halkı Amerikan güçlerine her türlü desteği vererek dost olmanın gururunu yaşamaktadır!  
            Bağımlı ve bağımsız olarak İngiliz Milletler Topluğunun ve Fransa’nın dünyada komşu olmadığı ülke yok. Bunlar gezegenin her yerinde ve herkesle sevimli! komşular.  Bu ülkelerin toprak yüzölçümüne haritadan bakmanızı salık veririm. Hatta evlerimizde, okullarımızda özellikle de üniversitelerin koridorlarında “DÜNYA HARİTASI” yer almalıdır. Yer aslın ki, güne,  kafamızı deve kuşu gibi kuma gömerek değil, haritaları kimim yapboz ettiğini görerek ve daha bilinçlice başlayalım.
            Elleri kanlı olarak medeniyet getiriyoruz diyenler bugün ağız değiştirdiler. Daha ağır silahlarla mücehhez savaş gemileriyle elleri kanlı olarak ya demokrasi ya da sosyalizm getiriyoruz diyorlar.
            Soğuk savaşta dünyayı iki kutuplu yaptılar. Kendi halklarına değil, Vietnam, Afganistan, Irak, Libya, Cezayir, Sudan, Venezüella ve Küba gibi egemenlik kurmak istedikleri ülkelerin halklarına sıcak savaşı yaşattıklar. Şimdi de Mısır, Libya, Tunus ve Suriye’de yaşatıyorlar. Sıra kimde bekleyelim!
            Ülkemizde aydın geçinenler arasında bir anket yapılsa sağcıyım diyenler de Rus, solcuyum diyenler de Amerikan düşmanlığı çok çıkar. İngiliz düşmanlığı her ikisinde de az çıkar. Fransız düşmanlığı hiç çıkmaz. Suriye’yi işgal eden Fransa, Suriye’de Türk düşmanlığını yerleştirdi. Bugün Suriye’nin cezalandırılması için oluşturulan  “Gönüllüler Kolisyonu” içerisinde Fransa yer almada istekli görünüyor. Ancak Irak’ta ve Suriye’de kimse Amerikan, İngiliz, Rus ve Fransız düşmanlığından bahsetmiyor. Türkler sizi yeniden işgal etmek istiyor diye Suriye’de, Mısır’da ve Irak’ta Arap milliyetçiliği körüklenerek Türk düşmanlığı pompalanıyor. Irak’ın işgaline karşı çıktığımızda, binlerce Kuzey Iraklıyı misafir ettiğimizde kimse bizim fedakârlıklarımızı, iyi komşuluk ilişkilerimizi ve iyi niyetimizi takdir etmedi. Hele hele işgalci Amerikan ve İngiliz düşmanlığını hiç yapmadılar. Üstelik Türk düşmanlığı yapıldı, hala yapılıyor.  Bugün de Suriye ve diğer yardımda bulunduğumuz ülkeler bu fedakârlılarımızı konuşmayacak ve takdir etmeyecek. Amerikalılar 11 Eylül’de ikiz kulelerin yıkımını tüm Müslümanların üstüne yıktı. “Medeniyetler çatışması” teorisini geliştirerek dünyanın suçlusu olarak Müslümanları ilan etti. Amerika’ya giden insanımızın çorapları dahi gümrüklerde çıkartılarak ve kontrolden geçirilerek içeri alınırken, onlar ellerini kollarını sallayarak tankıyla ve topuyla geldiler.  Koskoca İslam toplumları işgal edilerek milyonlarca insan ölüp, ülkeler yıkılırken, dünyanın suçlusu işgalci güçler olmadı. İşgal ettikleri toplumun kendi toplulukları düşman, sömürgeci işgal güçleri ise dost oldu. Bu nasıl bir çelişki, bu nasıl bir cehalet, bu nasıl bir ihanet anlayana aşk olsun.
            Gürcistan, Ermenistan, Güney Kıbrıs, Yunanistan, Bulgaristan Hıristiyan, İran, Suriye ve Irak İslam olan sekiz ülkeyle sınırlarımız ve komşuluk hukukumuz var. En büyük yarayı son elli yıldır bu üç İslam ülkesinden alıyoruz. Bu nasıl bir komşuluk, bu nasıl bir açmaz, bu nasıl bir İslam komşuluk hukuku!
            Türkiye’ye biçilen rol, yeniden bölgesini düzenleme rolüyse ve bu rolü de hele hele Sultan Alparsan’ın, Kılıç Arslan’ın, Selahattin Eyyübi’nin  ve Nureddin Zengi’nin adını açıkça zikrederek düzenlemeye soyunuyorsanız, bu durum bölgede takdir değil, tekdir konusu olacaktır. Sömürgeciler buna fırsat vermeyecek, bin parçaya bölmek, düşmanlık aşılmak için cehaletinizden her fırsatta yararlanacaklardır. Yüz Arap bedevi ile korunan Lawrens için 97 bedevi gözünü kırpmadan canını feda etmişti.  Akıl tutulmasına uğramış bir toplum hangi akılla bu dünyanın meselelerini çözer! 
             Sömürgeci güçler Osmanlı İmparatorluğunu Türk düşmanlığı üzerinden parçaladılar. Bunu unutmayalım. Tarihler bunu böyle azar. 
            Suriye’de kazançlı çıkacak olanlar yine sömürgeci güçler olacak, kaybeden onların çıkarlarına hizmet etse de sömürgeleştirilmiş ülke halkları olacaktır.
            Kur’an, bireyin yaptığı hatadan dolayı cezalandırıldığı gibi top yekûn bir topluluğun bir toplulukla cezalandırılmasından da bahseder. 
            “Şüphesiz Allah (hiç kimseye) zerre kadar zulüm etmez. (Yapılan) çok küçük bir iyilik de olsa onun sevabını kat kat arttırır ve kendi katından büyük bir mükâfat verir”( Nisa,40).    
            “Şüphesiz Allah insanlara hiçbir şekilde zulmetmez; fakat insanlar kendilerine zulmederler”(Yunus,44).
             “Eğer, o memleketlerin halkları iman etseler ve Allah’a karşı gelmekten sakınsalardı, elbette onların üstüne gökten ve yerden nice bereketler (in kapılarını) açardık. Fakat onlar yalanladılar, biz de kendilerini işledikleri günahlarından dolayı yakalayıverdik. (Araf,96)
            “Şüphesiz ki, bir kavim kendi durumunu değiştirmedikçe Allah onların durumunu değiştirmez. Allah, bir kavme kötülük diledi mi, artık o geri çevrilemez. Onlar için Allah’tan başka hiçbir yardımcı da yoktur” (Ra’d,11).
            “Biz zulmetmekte olan nice memleket halkını kırıp geçirdik ve onlardan sonra başka toplumlar meydana getirdik.” (Enbiya,/11).
            “Onlara, "Yeryüzünde bozgun çıkarmayın" dendiğinde, "Tam tersine, bizler barış ve esenlik getirenleriz!" demişlerdir. Dikkat edin, gerçekte onlar, bozgun getirenlerin ta kendileridir de bunun bilincinde olmuyorlar. (Bakara,11-12)           
            "İşte kazandıkları (günahları)ndan ötürü zalimlerden bir kısmını diğer bir kısmının peşine böyle takarız." (Enâm,129)      
            Hep felaketlerle karşı karşıya olan İslam dünyası toplulukları yeryüzünün fesadına katkıda bulundukları, sulhu ve huzuru bozdukları için mi bu emri ilahi tecelli ediyor!
            Yüreği yanan, vicdanı sızlayan milli şairimiz Mehmet Akif’in feryadına yeniden bir daha kulak verelim:
            “Yâ Râb, bu uğursuz gecenin yok mu sabâhı? / Mahşerde mi bîçârelerin, yoksa felâhı!
Nûr istiyoruz... Sen bize yangın veriyorsun!  / 'Yandık! 'diyoruz... Boğmaya kan gönderiyorsun!
Mazlûmu nedir ezmede, ezdirmede mânâ? / Zâlimleri adlin, hani öldürmedi hâlâ
Câni geziyor dipdiri... Can vermede mâsûm / Suç başkasınındır da niçin başkası mahkûm?
Mâdâm ki, ey adl-i İlâhi yakacaktın...  / Yaksaydın a mel'unları... Tuttun bizi yaktın.”
Avatar
Adınız
Yorum Gönder
Kalan Karakter:
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.