Koca koca adamlar, hatta akademik şahsiyetler, medya mensupları, saatlerce tartışırlar. Her Ramazan Ayı'nda aynı mevzu. Temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp önümüze koyuyorlar. Dikkat ediyorum tartışmalar hep aynı pencereden, aynı ideolojik safsata ve saplantıdan hareketle yapılıyor. Bu da bize bunun planlı, kasıtlı, hatta kötü niyetli olduğunu anlatıyor. İşte 40 akıllının bir araya gelip, kafa kafaya verip günlerce gündemde tuttukları mevzu aslında hiç de onların iddia ettiği gibi değil.
Öncelikle; oruç tutulmasını emreden Erzurumlular değil. Dolayısıyla yasaklayan da Erzurumlular değil. Bu hüküm ancak ve ancak Allah'ındır. Erzurum sadece bu aya ve oruca titizlikle riayet ediyor, saygı gösteriyor ve layıkıyla idrak etmeye çalışıyor, o kadar. Her halde kimse bu hususta Erzurum'u suçlayamaz. Aksine tebrik ve takdir etmesi gerekir. Bu hususu tartışanların ibadet, ibadetin önemi, yaratıcıya olan itaat ve borcun ödenmesi gibi bir derdi olmadığı için o konuya girmeyeceğim.
İkinci olarak; oruç yiyenlerin dövülmesi hadisesi. Yıllardır bu mevzu hep konuşulur. Evet kimse kimseyi her hangi bir ibadetle zorlayamaz. Yapmadığı için cezalandıramaz. Bu hususta yüce kitabımızda ve birçok hadislerde birçok ikaz ve ayetler vardır. Ancak neden hep oruç yiyenlerin tartaklanması konuşulur. Neden küçük, ferdi, lokal olaylar büyütülür ayyuka çıkarılır. Hatta medyaya taşınır. Günlerce sahnelenir. Bu servisi yapan beyler neden şunu konuşmuyorlar? Efendim bu şehirde Ramazan çok köklü bir kültürdür. Yediden yetmişe hemen herkes oruç tutar veya bu ayda dışarıda bir şey yiyip içmemeye dikkat eder. Bu bir saygıdır. İnsana ve insan onuruna uygun bir davranıştır. Bazı küstahlar bu şehirde '' ben Cumhuriyet Caddesi'nde oruç yerim, kimse de bana karışamaz'' gibi bir küstahlık gösterirse, kafasına yediği bir yumruk yerine, bu kişinin umarsızlığı ve saygısızlığı evvela tartışılmaz lazım gelmez mi?
Birkaç gün önce Cumhuriyet Caddesi'nin arka sokaklarından birinde yürüyordum. Şehirde herkesin tanıdığı zihinsel engelli bir genç var . Bu genç bir köşede oturmuş, elinde de bir meşrubat şişesi var. Belli ki o meşrubatı içecek. Ancak öyle dikkatli bir şekilde etrafı süzüyor ki. Biraz ilerledim dönüp baktım. Sokağın boş olduğunu görünce elindeki şişeyi içti. Evet 1 deli 40 akıllıya ders veriyor. Zira o bile, bu ilde insaların oruç olduğunu biliyor ve saygı gösteriyor.
Birde tarihten örnek... Osmanlı Dönemin'de Ortadoks Patrikhanesinde görevli bir din adamı Ramazan Ayı'nda akşam evine geliyor. Çocuğunun dışarıda birşey yediğini görüyor. Hemen içeri alıp hanımına çıkışıyor. Müslümanların oruç ayıdır, mahallede çocuklar da oruç tutuyor olabilir. Bir daha bu ayda dışarıda birşey yemeyin diye tembihliyor . Bunu yapan da bir Hristiyan.
Daha saygılı, anlayışlı, hoşgörülü, imanlı, idraklı olmanız ve olmamız temennisiyle...
SAYGILARIMLA
SAYGILARIMLA
Yahya 11 Yıl Önce
sayın yazar hoşgörü, iman ve idrak diyorsunuz ama yazınızın girişinde herkese hakaret ediyor ve bütün görüşleri kötü niyet olarak nitelendiriyorsunuz. siz de biraz hoşgörü, iman ve idrak gösteriniz lütfen
OĞUZ 11 Yıl Önce
galiba yorumcu yazida kasdedileni anlamamiş.orada kastedilen yüzbinlerce oruçluya göstermeyenlerin birkaç kişiyi savunmaya kalkişmalarinin iyi niyetli olmadiğidir.