Arapça imtiyaz sözcüğü günlük dilde: Başkalarına tanınmayan özel, kişisel hak ve ayrıcalık anlamındadır. Hukuk da ise, fabrika kurmak, maden işletmek vb. için bir kişi veya kuruluşa devlet tarafından verilen özel izin. Yine imtiyaz sözcüğü gedik anlamındadır.Osmanlılarda her işin belirli kişiler tarafından yapılması hakkını elinde bulunduran yani ticaret ve sanat ile uğraşma yetkisi ve bu yetkiye sahip esnafa gedik denirdi. Askeri alanda düşman mevzilerinde açılan imtiyazlı yere de gedik denmektedir. Surda bir gedik açmak sözü dizimi sıkça kullanılır. Fatih Sultan Mehmet’in Vezir-i Azam’ı olan Gedik Ahmet Paşa’ya belki de imtiyazlı kişi olduğu için Gedik adı verilmiştir.
Fransızca capitulation sözcüğü, Türkçeye okunduğu şekliyle kapitülasyon olarak geçmiştir. Kapitülasyon hukuki bir terim olarak Türkçemize geçtiği için anlamı: Bir ülkede yurttaşların zararına olarak yabancılara verilen ayrıcalık haklarıdır. Yine, bir devletin bir anlaşmaya bağlı olarak başka devletlere tanıdığı iktisadi ve sosyal ayrıcalıklardır.
Her iki terimin ortak yanı, iktisadi, sosyal ve hukuki haklarda tek tarafın kazançlı, kendi yurttaşlarının zararına olarak verilen içteki ve dıştaki ayrıcalıklardır.
“Bir ülke kendi öz kaynaklarıyla zengin olamaz.” anlayışı Batı Avrupa sömürgeciliğinin temel ilkesidir.
Bu ilkeye göre Batı sömürgeci güçler kendi ülkeleri dışındaki gücü yettiği ülkelerin kaynaklarına imtiyazla ya da işgalle göz diktikleri gibi Osmanlı ülkesinin kaynaklarına da göz dikmişlerdi. Öyle de oldu. Aldıkları imtiyazlar yetmiyormuş gibi işgal de ettiler.
Bu ilkeye göre Batı sömürgeci güçler kendi ülkeleri dışındaki gücü yettiği ülkelerin kaynaklarına imtiyazla ya da işgalle göz diktikleri gibi Osmanlı ülkesinin kaynaklarına da göz dikmişlerdi. Öyle de oldu. Aldıkları imtiyazlar yetmiyormuş gibi işgal de ettiler.
1940’lara kadar Büyük Britanya/Birleşik Krallık yani İngiltere İmparatorluğu kendi toprağından 125 kat büyüklükte bir alanı işgal etmiş bir ülkeydi. Sömürgeler dairesinde çalışan 250.000 personelin 60.000 Britanyalı, 190.000 sömürge ülkelerindendi.
Haritada çok küçük sanılan Hollanda İmparatorluğu/Krallığı kendinden 55 kat büyüklükte bir toprağın zenginliğini ülkesine taşıyordu.
Avrupa’da toprak bakımından büyük olan Fransa bizden elde ettiği kapitülasyonlar yetmiyormuş gibi 19 kat bir toprağı da işgal ederek İmparatorluğunu sürdürdü.
Ya ülkemizi kana bulayan her türden terörü destekleyen Belçika Krallığına/İmparatorluğuna ne demeli. Kendi toprağından tam 78 kat daha büyük bir toprağı işgal ederek ve onları sömürerek varlığını sürdürmektedir.
Portekiz Krallığından bahsetmeden olmaz. O da tam 23 kat bir toprağın ve zenginliğin sahibidir.
Derslerime dünya haritasıyla giderim. Beni coğrafya hocası sanırlar.
Hocam, dersimiz Felsefe mi? Coğrafya mı? Sorusunu sorarlar, Felsefe derim.
Mekân ve zaman bilgisi ve bilinci olmadan ne konuşabiliriz. Hayvanlar bunlara sahip değildir. Bizleri onlardan ayıran da bu özelliklerimizdir.
Her üniversitenin girişine büyükçe bir dünya küresi konulmalı, mesleği ve fakültesi ayırt edilmeden herkes dünyanın paylaşımını bu küre üzerinden doğru okumalıdır.
Eğitimin her türden kurumlarında iktisadi akıl önemsenmeli diye düşünüyorum. Üniversite son sınıf öğrencilerime elimdeki kalem hangi ülkede üretilmiştir diye sordum. Baktılar, Malezya’da üretilmiş. Nerede diye sordum. Yaklaşık 30 öğrenciden hiç birisi bilemedi. İnternetten yerini öğrenmek için telefonlarına sarıldılar. Dünyadan bu kadar habersiz eğitim verilmemelidir.
N. Yücel Mutlu tarafında Bayındırlık Bakanlığı Tarihi (8 Ekim 1848 - 31 Aralık 2004),(Genişletilmiş ikinci baskı), kitabını Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 2015’de yeniden yayınladı. Yeni yayınlanan eserin tashihinde bendenizin de katkısı oldu. Burada çakmak taşı ve kibrit üretimi için verilen imtiyazı sizlerle paylaşmak istedim. 1930yılının, Bakanlıkdışındakienönemliolaylarındanbirisi;Amerika BirleşikDevletleri’nden dolaylıolarak 10milyon dolarborçalınmasıdır.Bununkarşılığındada,kibritveçakmak tekeline aitimtiyaz verilmiştir. Özellikle demiryolları vediğer altyapı imtiyazları, birer birer satın alınıp kaldırılırken,TürkiyeCumhuriyeti’ninböylebirimtiyazı vermişolması dikkatedeğerbulunmuştur.Haziran1930’da Türkiye Cumhuriyeti hükümeti ile“AmericanTurkish Investment Coporation”adlı Amerikan şirketi arasındayapılan anlaşma ile;Türkiye Cumhuriyetiarazisidahilinde, kibritvehercinsçakmaklarınvesuni çakmak taşlarınınüretilmesi, dışarıdansatın alınması veyadışarıya veiçeriyesatılması hakları,yirmi beş yıllıkbir süre ile buşirketedevredilmiştir.Bunakarşılık buşirketde,memleketintüketimine yeterlikibriti üretecek kapasitedeolmak üzere, ikiyıliçindeİstanbul’dabirkibrit fabrikası yapacak veayrıca 25 yılda ödenmek üzere 10 milyon dolar kredi verecektir. O günün ekonomikşartları içinde öngörülenbu borçlanmasiyaseti;Cumhuriyethükümetlerininimtiyazların kaldırılması şeklinde gelişengenelpolitikalarınıngereğiolarak,yirmi beş yılınıdoldurmadan,onüçüncüyılınınsonunda,Mayıs1943’de anlaşmanınyürürlüktenkaldırılmasıilesonbulmuştur.1922-1923’deki Çestır Demiryolu İmtiyazı’nın muhatabınınAmerikalılar olması ilebukibrit imtiyazı birleştirilirse; Cumhuriyet hükümetlerinin, devletinkalkınmavemalipolitikası iledışpolitikaarasındaki dengeyisağlamaktaözelbiritinagösterdiklerinitespitederiz. s.520-521.
Lozan’da kapitülasyonların ve Osmanlı Devleti’nde sömürgeci ülkelere verilen imtiyazların kaldırılmasındaki çaba iyi anlaşılmalıdır. Çakmak taşı ve kibrit dahi üretemeyen bir durumdan bin bir çilelerle kurulmuş devleti, masa başından ahkâm keserek, bilgisizce, edep ve hayâdan uzak bir tavırla yargılamaya kalkanlara itibar etmeyelim. Gülüp geçelim. Üretmeden, üretimde bulunmadan muhtaçlıktan nasıl kurtuluruz.
İmtiyazlara alışmış olan emperyalist sömürgeci ülkeler, ellerinden imkânları kaçırmak istemedikleri için Türkiye’yi terörle dize getirmek için her türden bölücülüğü desteklemektedirler.
Türkiye içte de her ne ad altında olursa olsun, -15 Temmuz kalkışmasına kadar- iyi niyet adına yaptığı üretmeden devleti soyanlara karşı imtiyaz hatalarını tekrarlamadan ve hiçbir tür bölücülüğü ayırt etmeden üzerine gitmelidir.
Haritada çok küçük sanılan Hollanda İmparatorluğu/Krallığı kendinden 55 kat büyüklükte bir toprağın zenginliğini ülkesine taşıyordu.
Avrupa’da toprak bakımından büyük olan Fransa bizden elde ettiği kapitülasyonlar yetmiyormuş gibi 19 kat bir toprağı da işgal ederek İmparatorluğunu sürdürdü.
Ya ülkemizi kana bulayan her türden terörü destekleyen Belçika Krallığına/İmparatorluğuna ne demeli. Kendi toprağından tam 78 kat daha büyük bir toprağı işgal ederek ve onları sömürerek varlığını sürdürmektedir.
Portekiz Krallığından bahsetmeden olmaz. O da tam 23 kat bir toprağın ve zenginliğin sahibidir.
Derslerime dünya haritasıyla giderim. Beni coğrafya hocası sanırlar.
Hocam, dersimiz Felsefe mi? Coğrafya mı? Sorusunu sorarlar, Felsefe derim.
Mekân ve zaman bilgisi ve bilinci olmadan ne konuşabiliriz. Hayvanlar bunlara sahip değildir. Bizleri onlardan ayıran da bu özelliklerimizdir.
Her üniversitenin girişine büyükçe bir dünya küresi konulmalı, mesleği ve fakültesi ayırt edilmeden herkes dünyanın paylaşımını bu küre üzerinden doğru okumalıdır.
Eğitimin her türden kurumlarında iktisadi akıl önemsenmeli diye düşünüyorum. Üniversite son sınıf öğrencilerime elimdeki kalem hangi ülkede üretilmiştir diye sordum. Baktılar, Malezya’da üretilmiş. Nerede diye sordum. Yaklaşık 30 öğrenciden hiç birisi bilemedi. İnternetten yerini öğrenmek için telefonlarına sarıldılar. Dünyadan bu kadar habersiz eğitim verilmemelidir.
N. Yücel Mutlu tarafında Bayındırlık Bakanlığı Tarihi (8 Ekim 1848 - 31 Aralık 2004),(Genişletilmiş ikinci baskı), kitabını Çevre ve Şehircilik Bakanlığı 2015’de yeniden yayınladı. Yeni yayınlanan eserin tashihinde bendenizin de katkısı oldu. Burada çakmak taşı ve kibrit üretimi için verilen imtiyazı sizlerle paylaşmak istedim. 1930yılının, Bakanlıkdışındakienönemliolaylarındanbirisi;Amerika BirleşikDevletleri’nden dolaylıolarak 10milyon dolarborçalınmasıdır.Bununkarşılığındada,kibritveçakmak tekeline aitimtiyaz verilmiştir. Özellikle demiryolları vediğer altyapı imtiyazları, birer birer satın alınıp kaldırılırken,TürkiyeCumhuriyeti’ninböylebirimtiyazı vermişolması dikkatedeğerbulunmuştur.Haziran1930’da Türkiye Cumhuriyeti hükümeti ile“AmericanTurkish Investment Coporation”adlı Amerikan şirketi arasındayapılan anlaşma ile;Türkiye Cumhuriyetiarazisidahilinde, kibritvehercinsçakmaklarınvesuni çakmak taşlarınınüretilmesi, dışarıdansatın alınması veyadışarıya veiçeriyesatılması hakları,yirmi beş yıllıkbir süre ile buşirketedevredilmiştir.Bunakarşılık buşirketde,memleketintüketimine yeterlikibriti üretecek kapasitedeolmak üzere, ikiyıliçindeİstanbul’dabirkibrit fabrikası yapacak veayrıca 25 yılda ödenmek üzere 10 milyon dolar kredi verecektir. O günün ekonomikşartları içinde öngörülenbu borçlanmasiyaseti;Cumhuriyethükümetlerininimtiyazların kaldırılması şeklinde gelişengenelpolitikalarınıngereğiolarak,yirmi beş yılınıdoldurmadan,onüçüncüyılınınsonunda,Mayıs1943’de anlaşmanınyürürlüktenkaldırılmasıilesonbulmuştur.1922-1923’deki Çestır Demiryolu İmtiyazı’nın muhatabınınAmerikalılar olması ilebukibrit imtiyazı birleştirilirse; Cumhuriyet hükümetlerinin, devletinkalkınmavemalipolitikası iledışpolitikaarasındaki dengeyisağlamaktaözelbiritinagösterdiklerinitespitederiz. s.520-521.
Lozan’da kapitülasyonların ve Osmanlı Devleti’nde sömürgeci ülkelere verilen imtiyazların kaldırılmasındaki çaba iyi anlaşılmalıdır. Çakmak taşı ve kibrit dahi üretemeyen bir durumdan bin bir çilelerle kurulmuş devleti, masa başından ahkâm keserek, bilgisizce, edep ve hayâdan uzak bir tavırla yargılamaya kalkanlara itibar etmeyelim. Gülüp geçelim. Üretmeden, üretimde bulunmadan muhtaçlıktan nasıl kurtuluruz.
İmtiyazlara alışmış olan emperyalist sömürgeci ülkeler, ellerinden imkânları kaçırmak istemedikleri için Türkiye’yi terörle dize getirmek için her türden bölücülüğü desteklemektedirler.
Türkiye içte de her ne ad altında olursa olsun, -15 Temmuz kalkışmasına kadar- iyi niyet adına yaptığı üretmeden devleti soyanlara karşı imtiyaz hatalarını tekrarlamadan ve hiçbir tür bölücülüğü ayırt etmeden üzerine gitmelidir.