Yazılarımda özellikle gündemde tutmaya çalışıyorum. Memleketim Erzurum’da 300’ü aşkın yatırımcı, fabrika kurmak için arsa bekliyor. Şehrimin seçilmişinin de atanmışının da ilk önceliği bu ‘Sanayi hamlesi’ olmalı… Çünkü, kaybedilecek tek bir yatırımcı lüksümüz bile yok..!

Yıllarca, ‘Erzurum’a yatırımcı gelmez’ denildi ve bize göç reva görüldü. Rahmetli İbrahim Erkal’a, ‘Erzurum uzak şehir, dostuna tuzak şehir’ dizelerini yazdıran birileri, bir şeyler vardı. Erzurum, her zaman her dönemde yatırımcıların radarına girmiş bir kent. Ama sorun şu ki, birileri Erzurum’a yapılmak istenen yatırımların önünü kesmek için çabalıyor. Peki ama bu şehre ihanet edenler kimler?

Şahsuvaroğlu, Erzurum’a traktör fabrikası kurmaya karar verdi, yer verilmedi. Balıkesir’e kurdu. Dizayn Boru, 50 dönümlük bir arazide boru üretimi yapacaktı, engellendi. Fabrika Sivas’a kuruldu. Gecem Aydınlatma, Elektrik aksamı üzerine fabrika kurup üretim yapmak için başvurdu, engellendi. Burhanettin Kaya, Erzurum’a beş yıldızlı otel yapmak için çırpınıyordu, engellendi. Sanika Erzurum’da yatırıma geldi, engellenince Elazığ’a gitti. Filli Boya, yatırıma geldi, engellenince yönünü Rize ve Elazığ’a çevirdi. Çanakkale Seramik, yatırıma geldi, engellendi. Ve daha nice yatırımlar, nice isimler…

Erzurum stadyumu asrın felaketinde hasar gördüğü için kullanılamaz denildi. Haklı olarak yeni bir stadyum istedik. Ama öğrendik ki devlet, 2011 yılında zaten yeni stadyum inşa etmiş..! Bizim aklı evveller, 2011 yılında kış oyunlarına yetişmez diye stadyumu makyajlatmış. Bardağın üzerine tencere kapağı konulmuş. Yani bizim stadyumdaki hasarın sebebi deprem değil, üzerindeki aşırı yükmüş..! İşte bu kadar güçlü bir ihanet çetesiyle beraber yaşıyoruz bu kentte. Bu sebeple, ‘Erzurum hepimize uzak şehir’ oluyor.

Nerede yaşarsa yaşasın, bu şehrin 1 milyon 930 bin 767 kişilik bir gücü var. Bu şehrin çocuklarına gurbeti, hasreti, işsizliği, fukaralığı, ümitsizliği reva görenlere hesap sorma zamanı gelmedi mi? Şehrin yönetiminde, siyasetinde yer almış-alan herkes bu ihanet çetesi karşısında bugüne kadar sustuğu için suçlu değil mi? Süleyman Demirel'e mason diye bağıran, Bülent Ecevit'e komünist diyen, Başbuğ Türkeş diyen, Mücahit Erbakan diyebilen Erzurumlu nerede? Dadaşın kitabında kaçmak korkaklık değil miydi?

Erzurumlular, şu pısırıklığı artık bırakıp, ‘Bir dadaş gibi’ ayağa kalkın..! Şehrin siyasetçileri sizler de, ‘Ankara’ya Erzurum’da her şey yolunda’ gösterisi yapmaktan vazgeçip, bu şehrin çocukları için bu şehre ihanet edenleri ortaya çıkarın. Aksi halde hepiniz suç ortağısınız bilesiniz..!