Geleceğe emin adımlarla yürüyen Erzurum’un kalkınma vizyonuna katkıda bulunacak kuruluşlardan biri olarak gördüğüm Ata Teknokent, Atatürk Üniversitesi yerleşkesi içerisinde 2005’te kurulmuştu.

Dün gibi hatırlıyorum. Dönemin milletvekilleri, bir grup il için hazırlanan yasa kapsamına Erzurum’un da alınması için yoğun çaba göstermişlerdi. Kendilerini minnetle yâd ediyorum.

Ahalisi mutlu, gençleri umutlu; üreten, gelişen, büyüyen kent Erzurum için samimi gayret gösteren siyasilerin, özellikle bilim ve yüksek teknoloji temelli icraatlarını önemli ve değerli buluyorum.

Daha yasası çıktığında, yüksek teknolojiye dayalı yatırımların şehrimize kazandırılmasına katkı sağlayacağına inanmıştım bu güzide ‘icat, patent, proje’ üssünün. O inancımı hâlâ sürdürüyorum.

Diğer teknokentlerden gelen başarı haberlerini gıpta ile takip ediyorum, bizim genç teknoloji ocağımızda da mühim çalışmalar yürütüldüğünü işitiyorum.

Üniversitelerimizde ülke çapında şöhrete sahip bilim insanlarımız görev yapıyor. Bu güçlü akademik kadroyu ATA teknokentin sahip olduğu en büyük hazine olarak görüyorum.

Bu bilim insanlarımızın mesela Antalya teknokentteki meslektaşları gibi ileri tarım ve gıda teknolojileri alanında daha kapsamlı çalışmalar yapması, bunları girişimci Dadaşlar ile omuz omuza hayata geçirmesi ne güzel olur, değil mi?

Türk Dünya’sının 21. Asırdaki ticari üssü, asrın ipek yolunun merkezi olmaya aday Erzurum’un İhracata yönelik kapsamlı, muhkem projelere ihtiyacı var.

Teknokentimiz, artık iki tıp fakültesine sahip bu şehrin ‘özgün sağlık projeleri hazırlama ve uygulama merkezi’ olma kabiliyetinde.

Bunun farkındayız ve o yüzden beklentilerimiz yüksek.

Teknokentler, girişimci ile bilim adamlarını buluşma noktası olarak tarif ediliyor. Bu yönüyle sivil inisiyatif ve kamu tarafına da görev düşüyor, daha başarılı sonuçlar için.

Şehre yeni bir hizmet enerjisi aşılayan Valimizin desteği, teknokenti daha verimli bir “icat, Patent, proje” merkezi ve “yatırımcı mıknatısı” haline getirebilir.