Nüfusunun yüzde 65’i şehirde yaşayan Erzurum’da 197 bin 862 tane konut var. 60 bin 694 tane tek katlı, 28 bin 971 tane de çift katlı ev bulunan kentte, 108 bin 197 tane de çok katlı ev var. Evlerin metrekaresi büyürken, içerisinde yaşayanların sayısı azalıyor. 2008 yılına kadar 5 kişi bir evde yaşarken, 2022 yılında bu sayısı 3’e düştü.

Koca koca binalarda mutlu değiliz. Komşularımızla konuşmuyor, tanımıyor, hatta bina içi konularda kavga ediyoruz. Topraktan uzak kalıp, sayılı ömrümüzü birbirimize zehir ediyoruz. Yapı mühendisliğinin duayeni Prof. Dr. Saadettin Ökten diyor ki; ‘’Dağlara yamaçlara yerleşeceğiz. Az katlı bina yapacak, yayılacağız. O zaman sema ile tabiatla ilişkiyi koparmamış olacağız. İşte o zaman yaşadığımızı anlayacağız’’.

1950’li yıllara kadar, tek parsel üzerine tek ev yapılması kuralı geçerliydi. 1954’de, tek parselde çok kişinin irtifak hakkı kurmasının önü açıldı. Bu gelişme rant ve yapsatçılığı doğurdu. ‘Müstakil eve arsa yetmez maliyetli olur’ diye itiraz edilir. Meğerse kocaman bir yalanmış. Almanya nüfus yoğunluğunda bize göre 2 kat, Hollanda 4 kat fazla. Onlar müstakil ev sayısını artırırken biz inatla çok katlı konutlar yapıyoruz.

Adamlar hesabını yapmış. Ülkemizin yarıdan fazlası, bin metreyi aşan yüksek alanlardan, yaklaşık üçte biri de orta yükseklikteki dağlardan oluşuyor. Üç kişinin yaşayacağı 50 metrekare bahçesi olan 250 metrekarelik müstakil evler yapılsa 84 milyon insan, 10 bin kilometre karelik alana rahatça sığabiliyor. Devlet sadece düşük maliyetli arsa üretse, hem ekonomik olacak hem de daha sağlıklı.

Uzatmayayım, komşu sıkıntısı yok, gürültü patırtı yok, bina aidatı yok, deprem korkusu yok. Bahçeli müstakil ev mutlu yaşam demek. Hele hele nüfusu her geçen yıl eriyen Erzurum’da çok katlı bina yapmak akıl dışı. Avrupalı bahçeli evinde hayata gülümserken, daracık balkona sıkışmak niye..? Gelin şu ev mevzusunu bir daha düşünün..!

Aksi halde, ne komşu hakkını ödeyebileceğiz, ne de yaşadığımız hayatın bedelini..!