Ancak ihracatın meydana gelebilmesi için şartların oluşması ise daha önemlidir.
İhracat için öncelikle başka ülkede olmayan veya olup ta onların ürettiğinden farklı olan bir malın üretimi söz konusu olmalıdır.
Bu farklılıklar ya düşük fiyat ya daha kaliteli mal ya aynı malın değişik bir çeşidi ya teknolojik üstünlük sergileyen bir mal ya da zirai açıdan üretilemeyen bir üründen olabilir. Bu farklılıkları çoğaltmak mümkündür.
Örneğin tüketiciye hitap edebilme, marka bir ürünün satışı da etkin olabilir.
Fakat önemli bir sorun daha var ki o da ürettiğiniz ürünü satabilmek için pazarı bulmak. Diğer tüm sorunları aşsanız bile eğer ki alıcı ile satıcının buluştuğu pazara ulaşamazsanız sonuç almak mümkün değildir.
Bu bilgiler ışığında Doğu ve Güneydoğu Anadolu şartlarında dünya pazarına açılmanın oldukça zor olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Bakıldığında doğu ve güneydoğu bölgesinde mevcut sanayi ve üretim imkânları dikkate alındığında düşük fiyat, mal çeşitliliğinde fazlalık, teknolojik üstünlük sağlamak zor görünmektedir.
Tüm bu zorluklar bölgenin ekonomik göstergeleri açısından inkâr edilemez. Ancak Erzurumlu bir girişimci iş adamı olan Selçuk Şahin beyefendi, farklı bir yöntemle Erzurum’dan Brezilya’nın başkenti Sao Paulo’ya Erzurum menşeili ihracat gerçekleştirdi. Buna ilişkin kısa bir başarı öyküsünü aşağıda ki gibi özetlemek mümkündür;
2006 yılında Uşak ilinde pazarda el işi ve makine üretimi kilim ihtiyacını analiz ederek Palandöken Kilim adı altında kilimcilik sektörüne yatırım yapmış olan sayın Şahin, İzmir’de İhracatçılar birliğine üye olarak Ege Bölgesinden Avustralya Sidney’e ve çeşitli ülkelere kilim satışı yapmış. Ancak bu süreçte tüm Türkiye’ye kilim satışını gerçekleştirmiş ve Pazar payını artırmış.
Ekonomik açıdan yakaladığı istikrarlı süreci Doğu Anadolu Bölgesinde nasıl gerçekleştireceğini düşünen Selçuk Bey 2013 yılının başında Erzurum’a gelerek Bat -Bit- Pazarında bir şube açmış ve kilim üretmenin maliyetlerini incelemiş. Herkesin malumu üzerine maliyetlerden dolayı üretimin kısa vadede olmayacağını analiz edince bu bölgeden ihracat yapabilmek için Doğu Anadolu İhracatçılar Birliğine kaydını yaptırmış ve dışarı açılmak için arayışlara girmiş.
İnternet üzerinden yaptığı bağlantılar ve görüşmeler neticesinde uzak kıtalarda yer alan Brezilya ve Avusturalya ile anlaşmalar gerçekleştirmiş. Brezilya ile yapılan anlaşma neticesinde Mart ayında Erzurum’dan çıkışlı kilim ihracatını gerçekleştirmiş.
Bu konuda kendisine aldığı riski sorduğumda, kendisi şunu ifade etti “hocam, tecrübelerim neticesinde gördüm ki eğer yerinizden kıpırdamazsanız kimse sizin ayağınıza gelmiyor. Ayrıca kendinizi dünya şartlarına uygun yenilemeniz gerekmekte.”
İhracatı sorduğumda ise verdiği yanıt oldukça anlam yüklüydü “hocam Erzurum’a Brezilya’dan para getirdiğim için huzurlu uyuyorum. Bunun heyecanı ile şu anda diğer ülkelere Erzurum’dan nasıl mal gönderirim diye düşünüyorum”.
Selçuk Şahin Bey gibi kıymetli yatırımcılarımız bu bölgenin kolu kanadı olacaktır. Bunun için bu ve benzeri girişimci işadamlarımıza kapılarımızın açık olması ve bunların bürokrasi trafiğinden uzak tutulması gerekmektedir.
Ancak bütün bunların yanı sıra Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesinin bir hastalığını da yenmek gerekir; “başkasının çok para kazanmasından rahatsız olmak hastalığı”. Bu hastalık bölgenin kanseri gibidir. Hastalığı yendiğimiz ve bürokrasiden kurtulduğumuz zaman bölgede hareketlenme olacağı gün gibi ortadadır.