Türkler olarak Ruslar ile çeşitli defalar savaşmış…
En büyük cengi de Topdağı’nda, Aziziye ve Mecidiye Tabyaları’nda vermişiz.
***
Takvimlerin 9 Kasım’ı gösterdiği, 1877 yılının kasvetli bir gecesinde Ermeniler’in de yardımı ile Aziziye Tabyası’nı sinsi bir baskınla ele geçirir Ruslar.
***
Kara haber tez ulaşır şehre.
Bir anda ayaklanır Erzurum.
Eli tutan herkes savaşa değil, şehadet şerbetini içmeye davet edilir adeta.
***
Ve bir şahlanış.
Nenehatunlar, Kara Fatma’lar, Osman Bedrettin’ler ve daha niceleri.
Soluğu alırlar Topdağı’nda.
***
Boğaz boğaza bir savaş.
Bir tarafta ağır silahlarla donatılmış Rus askerleri…
Karşısında da elinde silah namına sadece baltası, satırı bulunan Erzurum halkı.
***
Tarih elbet benzeri savaşları kaydetmiştir sayfalarına.
Ama böyle destansı bir savaşı da ender yazmıştır illaki.
***
İşte o kanla yazılan destanın sahnesinde buluştuk 9 Kasım sabahı.
Bayram etmek için.
Ettik de.
Dağ, taş doluydu dadaş
Ana’mız oradaydı, Nene’sinin elini öpmeye gelmişti.
Öptü de.
***
Dedelerimiz varda, ak sakallı.
Ne dizlerinin ağrısı umurlarına gelmişti, ne bellerinin bükük oluşu.
“Gelin” denmişti ya, hiç düşünmemiş düşmüşlerdi yola.
Ecdad ile kucaklaşmak için.
Kuçaklaştılar da.
***
Anlayacağınız kadın-erkek, yaşlı-genç, büyük-küçük kim varsa…
Ne yaşına bakmıştı, ne de başına…
Bayramlaşmaya koşmuştu Topdağı’na.
Bayramlaştılar da.
***
Biz, o tabyalarda Ramazan’da, Vali sayın Ahmet Altıparmak’ın davetine katılmış ve iftar etmiştik.
O ki iftar edilmiş, oruç açılmıştı…
E bunun bir de bayramı olmalıydı.
Oldu da.
***
9 Kasım sabahı, tanyeri ağarırken kutladık o bayramı, hem de ilk defa.
Tıpkı ilk iftarı yaptığımız gibi, ilk bayramı da birlikte, inanılmaz bir coşkuyla kutladık.
Mübarek olsun.
***
Bayramlarımız vardı…
Şimdi bir yenisini bu kez biz ekledik.
***
Nedir adı o bayramın?
“Kurtuluş” desek var…
“Zafer” desek o da var.
“Cuhuriyet” zaten gururumuz.
***
Bi adı olmalı bu bayramın.
“İstiklal”, “Hürriyet”, “Dadaş” benim ilk aklıma gelenleri.
***
Bu konuda kafa yormalıyız diye düşünüyor, topu da hep “ilk”lere imza atan vali sayın Altıparmak’a gönderiyor…
Yeri gelmişken de, böylesine muhteşem bir etkinliğe imzasını attığı için kendisine minnet ve şükran duygularımı iletiyorum.
Sadece kendisine değil, emeği geçen herkese…
Ahmet Tan’a verilen ders
9 Kasım sabahı Erzurum insanı sadece “kendi bayramı”nı kutlamakla kalmadı.
Aynı zamanda içimizdeki İrlandalılar’a ders de verdi.
Hele de Erzurum’un isminin “Erzerom” olarak değişmesi için kanun teklifi veren BDP’li Altan Tan efendiye.
Öyle de bir ders ki, tokat gibi.
Tam da tan ağarırken Dadaş’ın tokadı…
***
Alır mı dersini, ezberler mi haspa, bilemem.
Bildiğim, kervanın yürüdüğüdür.
***
Aslında unutmuştuk biz böylesi bir heyecanı.
Oysa ne anlamlı adımlarımız, ne canhıraş haykırışlarımız vardı bizim.
***
Haine cevap mı verilecek, öne düşerdik.
Bayrak mı taşınacak, bileğimizle kavrardık.
Vatan mı savunulacak, kefen bile istemezdik.
Böyleydik biz.
***
“Vatan bölünmez bir bütündür” sözünü de biz yıllar öncesinden haykırmamış mıydık?
***
Ama ne olmuştuysa, son yıllarda kabuğumuza çekilmiştik.
“Ört yatim” misali!
Görüyor görmezlikten geliyor, duyuyor duymazlığa veriyorduk kendimizi.
Demek bi yere kadarmış sabrımız.
Sonunda Dadaş uykusundan uyandı.
Bunun adı diriliştir.
Şükürler olsun.