Bu bir ‘eller aya, biz yaya’ yazısıdır.
Özeleştiri yapmaktan, empati yapmaktan zarar gelmez.
Hele de Üstün Dökmen’in o meşhur kitabını okumşsanız özeleştiri ve empati yapmanın aslında ne de güzel bir şey olduğunu anlarsınız.
Geçen hafta, önceleri Adana’nın, sonrasında Osmaniye’nin ilçelerinden olan Kadirli’yi gördükten sonra Çat, Tekman, Hınıs, Tortum, Şenkaya, hatta Aşkale ve Pasinler ilçelerimiz geçti gözümün önünden.
‘’Kadirli ilçeyse bizim bu ilçeler ne?’’ diye sorasım geldi.
Biraz da üzülerek ve sıkılarak söylüyorum.
Eğer ki bu ilçelerimiz ilçeyse gördüğüm Kadirli’nin şehir olması gerekir.
Kent ruhu var bir kere.
Bir şehirde ne varsa o var.
Kastım sadece binalar, mağazalar filan değil.
Modernite!
Hele de Kadirli Tarım İlçe Müdürü Fatin Rüştü Özeser’in makam odasında gördüğüm bir harita, büsbütün kafamı allak bullak etti.
Kitabın tam ortasını anlatıyordu.
***
Teyo’nun deyimiyle, bende yalan da yok, hılaf da.
Özellikle duvara asılı o hariyatı görünce içerisinde kıskançlık da barındıran bir duyguya kapıldım.
İlçenin tarım haritasını çıkartmışlar ve her köyünden, her tarafından bereket fışkırıyor.
Nerede ne ekili, ne üretiliyor, ne kadar hasat yapılıyor, o var bu haritada.
Bir parça kağıdın cazibesine kapıldım.
Bırakın ilçelerimizi, ilimizin sanmıyorum ki öyle bir haritası olsun.
Sebebi ister şu olsun, ister bu.
Bir gerçek var, dağ gibi duruyor.
Aras akıyor, göz bakıyor.
Çok gerilerdeyiz, çok.
Hele de bana kimse iklimi- miklimi anlatmasın.
Biraz oturup, düşünmeliyiz, bu işlere kafa patlatmalıyız.
Kesin, kati, mecbur, şart, elzem!
Oturup kafa yormalıyız, nerede hata, yanlış yapıyoruz diye.
Ve hep bu hatayı neden, niçin, nasıl yapıyoruz diye!’
TUTTUĞUM BABA SÖZLER : Ne yaparsan yap, pişman öleceksin. Belki yaptıklarından, belki de yapamadıklarından... (Dostoyevski)
DUVARIN DİLİ : Bir gülüşü var, alzaymır olsam unutmam!