Ancak insanın bir şeyi beklemesi ise kendisinin meydana getirdiği katma değer ile eş orantılı olmalıdır. Yani insan Allah’ın verdiği doğal nimetler dışında diğer insanların ürettiği şeylerden bir şeyler bekliyorsa muhakkak kendisi de bir takım değer verilecek şeyler üretmelidir.
Bu üretim mutlaka piyasaya sürülen mal veya eşyalar olması şart değildir. Ancak konumuz ekonomi olunca karşı beklentide kaçınılmaz şekilde ekonomik değerler üzerinde oluşmaktadır.
Peki Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da ekonomik olarak bir takım beklentilere giriliyorsa beklentiye girilen kişi, kurum ve kuruluşlara neler verilmiştir? Verilen şeylerin karşılığı ne olmalıdır? Veyahut verdikleriyle neler isteyebilmelidir?
Bu soruya cevap ararken özel sektörün yaptıklarına bakmak gerekir. Çünkü beklentiyi özel sektör oluşturmaktadır.
Özel sektör devletten beklenti içerisindedir. Ama özel sektör neler yapmakta? Yaptığı işleri ne kadar kayıt altında tutmakta? Devlete ne kadar vergi vermekte?
Bunlar içerisinde özellikle ödenen vergilerden yola çıkılırsa acaba özel sektör toplamda ödediği vergilerin karşılığı olarak neler beklemektedir?
Bakıldığında Türkiye genelinde 2013 yılının ilk çeyreği itibarıyla tahsil edilen vergi gelirlerinin yüzde 43'ünü İstanbul, yüzde 16'sını Ankara ödemiştir.
Ayrıca İstanbul, Kocaeli, Ankara ve İzmir'in vergi gelirleri tahsilatı toplamı 62 milyar 63 milyon TL'ye ulaşmıştır.
Türkiye genelinde tahsil edilen her 100 TL'lik verginin 80.2 TL'si İstanbul, Ankara, Kocaeli ve İzmir'den toplanmıştır. Yani bütçenin yüzde 80’ini bu dört il ödemiştir.
Son cümlemizde ki orana bakıldığında Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da yaşayanlar bu dört ilin bütçeye ödemiş olduğu vergileri istemektedirler. Sosyal refah devleti yaklaşımı ve modern devlet anlayışı gereği vergilerin dağıtılmasında kimin ne kadar vergi ödediği tartışılmayabilir.
Ancak dört ilin ödediği vergileri isteyen ve bu isteği o kadar ısrarla yapan Doğu ve Güneydoğu Anadolu geçmişte ve günümüzde bu istediği parayı ne kadar hak etmektedir?
Bu aslında kendi içinde tartışılması gereken bir konudur. Yani her işinde dürüstlük abidesi, adalet timsali kesilen bölge insanı acaba bu konuda da dürüst ve adaletli bir davranış sergilemeyi hiç düşünmüş müdür?
Hangi kahvehaneye gitseniz, hangi işyerinde bulunsanız, hangi evde ekonomik sorunları açsanız devletin bu bölgeye yatırım yapmadığı şikâyetini görürsünüz. Peki devlet yatırım yapan bir kurum mudur yoksa adaleti, güvenliği sağlayan siyasi bir teşkilat mıdır?
Ancak görülecektir ki çoğunluk ekonomi de eksik olan her şeyi devlete bağlamaktadır. Bu insanlara göre bütün doğu ve güneydoğuda ki insanlar doğru ama devlet yanlıştır.
Doğu ve güneydoğuda ticaret yapan, üretimde bulunan az sayıda ki kıymetli tüccar ve sanayici dışında tüketici konumunda olan tüm insanlar kendilerinin en iyi şeyi hak ettiklerini düşünmektedirler ama bunun için ne yaptıklarını gösterememektedirler.
Dediğimiz gibi bir şeyi istemek için yalnızca o yerde yaşamak yeterli değildir. Bunun yanı sıra üretmekte gerekir. Az sayıda üretici ve tüccar haricinde tüm yaşayanlar başta saydığımız dört ilin vergilerini kendilerinin hak ettiklerini düşünmektedir. Yani o dört il ödeyecek ve sadece tüketici olanlar hak edecek.
Aslında son yıllarda hükümet bazı hususlarda ve özellikle ulaşımda önemli hak edişleri bölgeye aktarmış bulunmaktadır. Ancak bu durum ülkedeki genel denge için yapılmış yatırımlardır. Fakat bölge insanı halen daha devlet bütçesinden bahsettiğimiz dört ilin ödediği vergiyi hak ettiğini düşünmekte ve kahvehane siyasetini sürdürmektedir.
Bu durum yalnızca vergisel boyutuyla değil iktisadi üretim, ekonomik oluşumlar, mali yapı itibariyle de değerlendirilmesi gerekmektedir. Ama bakıldığında vergisel boyutuyla bölgenin devletten aşırı isteklerini bir daha düşünmesi gerekmektedir.
Kısacası doğu ve güneydoğu bütçe açığı verirken yüzde yüz en iyi hizmeti hak ettiğini düşünmektedir. Hem de bu düşünce o kadar ileri gitmektedir ki bütçeye katkı az ama istek yüzde yüz. Herkes şapkasını önüne alıp bir daha düşünmelidir.
NOT.1: 2013 yılı ilk çeyreği itibariyle bütçe açığı sıralamasında en fazla açığı Diyarbakır vermiştir. Yılın ilk çeyreğinde Diyarbakır'ın bütçe gelirleri 289.8 milyon TL, bütçe gideri 953.8 milyon TL olurken, bütçe açığı ise 664 milyon TL düzeyinde gerçekleşti. Diyarbakır'ı 570 milyon TL ile Van, 416 milyon TL ile Mardin, 389 milyon TL'yle Erzurum, 323 milyon TL ile Konya ve Samsun izlemektedir.
NOT.2:Yılın ilk çeyreğinde 10 ilin bütçesi fazla, 71 ilin bütçesi açık vermiştir. 2013 yılı Mart itibariyle bütçesi fazla veren iller İstanbul, Ankara, Kocaeli, İzmir, Mersin, Bursa, Tekirdağ, Antalya, Hatay ve Zonguldak olmuştur. Söz konusu 10 ilin 74 milyar 16 milyon TL'ye ulaşan bütçe geliri, toplam bütçe gelirlerinin yüzde 78.6'sını oluşturmaktadır.