Sanırım artık yediden yetmişe herkes meselenin ne kadar ciddi olduğunu idrak etti…

Yetkililerin ve bilim insanlarının; 7/24 saat süren çağrıları, telkinleri, tavsiyeleri ve nihayet devlet talimatı önemli ölçüde işe yarıyor…

Ülke genelinde de vaziyet aşağı yukarı aynı ama biz yaşadığımız şehrimizden, yani Erzurum’dan olup bitenlere baktığımızda gördüğümüz şudur:

Vatandaş yasak ve tavsiyelere uymaya özen gösteriyor…

Karantina kuralları mümkün olduğunca ihlal ve ihmal edilmiyor…

İnsanların toplu bulunmasını gerektiren mekânlarda, genci de yaşlısı da “sosyal mesafe” kaidesine riayet ediyor…

Bakkallarda, marketlerde, fırınlarda, eczanelerde, hastanelerde, bankalarda askeri disiplini hatırlatan uygulamalara harfiyen uyulmaya çalışılıyor…

Kimi şehirlerde sıkça rastlanılan yaşlıların sokağa çıkma yasağını ihlal ettiğini gösteren manzaralara, Erzurum’da nadiren şahit olunuyor…

“Hayat Eve Sığar” çağrısı, işi gereği dışarı çıkmak zorunda olan insanların dışında, genel çoğunluk tarafından kabul gören bir tavsiye oldu…

“Eyvah havalar ısındı, artık çocukları ve gençleri evlerde tutmak imkansız olur” şeklindeki endişe, gençlerin ve çocukların “dışarı çıkmayın” telkinlerine kulak vermeleri sayesinde, korkutucu bir tabloya dönüşmedi.

Market, bakkal, kasap ve benzeri gıda ürünlerini satan işyerleri ile eczane ve dezenfektan malzemeleri satan dükkânlar, “Her şey satılır bana kalmaz” biçiminde düşünerek adeta talan yapan kimselerin aksine, şuurlu bir şekilde alış verişini yapan ve birbirine saygılı ve özenli davranan insanların uğrak yeri…

Zabıta ya da kolluk kuvvetleri, vatandaşlara zor kullanmak zorunda kalmıyor. Çünkü herkes mümkün olduğunca ya kurallara uyuyor, ya da bir ikazla yaptığı yanlıştan dönüyor…

İlk günlerde olduğu gibi artık herkes birbirine, “Erzurum’da Coronovirüs’ten kaç kişi öldü, biliyor musun kaç kişi karantina altındaymış?” şeklindeki meçhul olan soruları sorup durmuyor…

Sağlık Bakanı Sayın Koca açıkladı işte: “Coronavirüs ülke genelinde salgın halde” diye…

Demek ki bu illet yüzünden hayatını kaybeden insanlarımız, Erzurum’da olabileceği gibi her şehirde olabilir…

Bin beş yüzden fazla hasta tedavi altında, kim iddia edebilir ki bu hastalar, yalnızca İstanbul, Ankara veya İzmir’dedir…

Ne belli, belki de binden fazlası kırk elli ilimizdedir…

….

Coronavirüs’ün Erzurum’da vatandaş planındaki manzara-i umumiyesi bu…

Peki kamu tarafında neler olup bitiyor?

İşin bu tarafında; vatandaş cephesinden daha düzenli, daha disiplinli, daha organize, daha bilinçli, daha tavizsiz, daha sağduyulu ve umut verici…

Valilik…

Başta sağlık kuruluşları, hastaneler, polis, jandarma ve acil kurtarma ekipleri olmak üzere gece gündüz ayakta olan kurumları eliyle sürekli teyakkuz halinde…

Vali Okay Memiş, başta şehir merkezi olmak üzere, tüm ilçe ve köylerle her dair haberleşme halinde, nerede bir sorun olsa anında müdahale ediyor ve sorunlar büyümeden çözme iradesi sergiliyor.

Belediyeler…

Büyükşehir’in sevk ve idaresi doğrultusunda hareket eden büyük küçük tüm belediyeler, tam bir sorumluluk şuuruyla şehri temiz tutmak, ilave tedbirler almak, vatandaşın muhtemel mağduriyetini ortadan kaldırmak ve ihtiyaç sahiplerine anında yetişmek adına canla başla görev yapıyorlar.

Bu arada alışıla gelmiş belediye hizmetlerini aksatmadan sürdürmek için de çabalayıp duruyorlar.

Şehir merkezinde sürekli olarak Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, Yakutiye Belediye Başkanı Mahmut Uçar, Palandöken Belediye Başkanı Muhammed Sunar ve Aziziye Belediye Başkanı Muhammed Cevdet Orhan’ı görüyoruz. Ekiplerinin başında, sokak ve caddelerdeler…

Diğer kurumlar da farklı değil…

Bu süreçte kim hangi mesuliyeti yüklenmişse gereğini ifa için samimi bir gayret sarf ediyor.

Evet; kabul ediyoruz, evlere tıkanıp kalmak hiç de sevimli bir hal değil…

Lakin neylersiniz ki başta kendi sağlımız, ailemizin sağlığı ve nihayet toplum sağlığı için buna mecburuz…

Şöyle düşünelim:

Sevmediğimiz bir yiyeceği, bize aşırı fayda sağlayacak diye yemek zorunda kalıyoruz…

Kaldı ki küresel bu illetin kimseye torpil filan geçtiği yok; kimi nerede yakalıyorsa, zengin-fakir, ün’lü ün’süz, güçlü-güçsüz, siyasetçi-sade vatandaş ayrımı yapmaksızın pençesi altına alıyor.

“Kurallara uyalım, uymayanları uyaralım…”

Bu kadar büyük ve konforlu evler yaptırdık, bari keyfini çıkaralım.