Yakutiye Belediye Başkanı Ali Korkut, bir süre önce, “Erzurum’daki yoksul ailelere et dağıtacağız” demişti…
Başkan dediği gibi yaptı ve “10 bin yoksul aile”ye, 5’er kilo et dağıttı, dağıtmaya da Ramazan’da devam edeceklerini açıkladı.
Bakar mısınız sayıya: 10 bin yoksul aile!
***
Dağıtılan etler daha tam tüketilmeden, bu kez bir açıklama da Palandöken Belediye Başkanı Orhan Bulutlar’dan geldi:
“Ben de balık dağıtacağım!”
***
Haydaa!
“Eti anladık da Başkan, balık da neyin nesi” demeye kalmadan, ilk parti balıklar Erzurum’a getirtildi, pişirildi ve vatandaşa ekmekarası ikram bile edildi.
***
Bilmiyorum ki, şimdi sırada hangi belediye var ve ne dağıtacak?
***
Sahi ne dağıtılabilir acaba?
“Aşure” diyeceğim, zaten kazan kazan dağıtılıyor, ama zamanına var.
Muhallebi olabilir belki…
Ya da sütlaç.
Civil peynir ve lavaş…
Hele de çaşır çıkıyor ki, yap dürümü, dik ayranı, ohhh!
***
Nasıl olsa ayran milli içkimiz ilan edildi.
Bi bakarsınız sabah kalkmışız, çeşmelerden oluk oluk ayran akıyor!
Belli mi olur yani.
Önemli olan Başbakan’a yaranmak değil mi?
Ayran da akıtılır çeşmeden, süt de, pekmez de!
***
Sakın “olmaz” demeyin, bal gibi olur, oluyor da.
Hatırlayın Yakutiye’nin bir önceki Belediye Başkanı Fahrettin Atınç’ını.
Fırfırik’de Vedat Refayeli’nin “hafiz” tiplemesiyle hafızalara kazıdığı Başkan Atınç’ın, Pelit Meydanı’ndaki bir çeşmeden şerbet akıttığı haberi, hafızamızı zorlarsak, gelir akla.
***
Ne günlere kaldık!
Belediyeler sanırsınız Darülaceze.
Et dağıtıyor, ekmek dağıtıyor, kavurma, sucuk dağıtıyor.
Bi balık eksik kalmıştı, onu da dağıttık şükürler olsun!
***
Oysa belediyelerin asli görevleri, öncelikli olarak yapmaları gereken işler var.
Dönüp bu tarafa baktığınızda üzüntü veren bir görüntü ile karşılaşıyorsunuz.
Yeşil alanlar, parklar, bahçeler rezalet.
Arka sokakları resmen b…k götürüyor.
Yollar köstebek çukuru dolu.
Artık “mahalle” dediğimiz yakın çevredeki köylerin yolları inanılmaz kötü.
Bıraktık asfalt yolu…
Yama’sına bile razıyız, o da yapılırsa.
Trafik deseniz karmaşa.
E bir de kentsel dönüşüm adı altında yerle bir ettiğimiz mahalleler var ki, tam bir skandal ve biz kalkmış et dağıtıyor, balık-ekmek yediriyoruz millete.
***
Onlar dağıtıyor da…
Vatandaşa ne demeli!
Bedava ne bulsak atlıyoruz üzerine.
Orman Müdürlüğü’nün Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle dağıttığı bedava fidanların kapışılması gibi.
***
Şimdi birileri belki kalkıp, “Yoksulun et ve balık yemeye hakkı yok mu?” diyebilir.
Var tabi.
Yoksul et de yesin, balık da, bal da, yağ da.
Ama hak yemesin!
Önemli olan bu ama...
Acaba yoksulun aklına “Ben hak yiyor muyum, bu değirmenin suyu nereden geliyor” sorusu geliyor mudur?
Ya da o yoksullar böyle bir sorunun varlığından haberdarlar mı?
Hiç sanmam.
***
Gelse, bedava dağıtılan etin de, ekmeğin ve balığın da yüzüne dönüp kimse bakmaz.
Bu nedenle ver yiyim, ört yatim.
Nasıl olsa kor Şevket’in malı.
***
“Bedava sirke, baldan tatlı” sözü sanırım bize ait.
Öyleyse, yeee…
Tıksırıncaya, aksırıncaya kadar.
Yarasın!