Geçen gün dostlarla yarenlik ederken epey bir zaman önce kaleme aldığım ‘Milletvekili’ başlıklı yazımdan söz açıldı.

"Dün dünde kaldı cancağızım. Bugün yeni şeyler söylemek lazım!" diyerek geçiştirdim mevzuyu.

Dijital arşivin unutulmuşlar odasından bulup gün yüzüne çıkardığım o yazıya buyurun bir kere daha göz atalım, ne demişiz birlikte bakalım.
*
Milletvekilini, bu güzel, sevimli; muhatabında saygı uyandıran sıfatın dışında sizce hangi kelime en iyi şekilde tanımlar?

Buna verilecek çeşitli cevaplar olabilir.

Ben ‘Kolaylaştıran insan’ diyorum.
*
Evet, milletvekili kolaylaştırıcıdır.

Halk içinde muteber, efsaneleşmiş siyaset adamlarını hatırlayın, mevcutları dikkatle gözlemleyin.

Bunların ortak özellikleri ‘kolay ulaşılabilir ve kolaylaştırıcı’ olmalarıdır.

Gönülleri, makamları, ahaliye açık olanlar.

Yüzleri pekmez, turşu satmayanlar.

Taleplerin, isteklerin üstüne yatmayanlar.

Samimiyetle mükrim olanlar.

Ellerine, bellerine, dillerine hâkim olanlar…

Sabırlı, sebatlı, sakin olanlar.

Özleri sözleri bir olanlar.

Düğünde oynamayı, cenazede ağlamayı bilenler.

Halkın gönlünde taht kurmayı başarmışlardır.

Vakit saat gelip,görev süresi sona erdiğinde...

Bile…

Bu üstün niteliklere sahip olanlar ‘sürekli itibar nişanı’ ile milletçe ödüllendirilmişlerdir, ödüllendirileceklerdir.

Nice bahtlı, eskimeyen siyasetçi vardır ki dönemleri bitmiştir, önemleri bitmemiştir ve hiç bitmeyecektir.

Hangi akıllı kişi böyle bir mazhariyet yerine isimsiz namsız siyasi mevta olmak ister ki...
*

Şöyle bir düşünelim.

Başımız dara düştüğünde can havliyle ilk kimin kapısına koşarız?

Kimin telefonunu; kardeş, ağabey, amca rahatlığı ile çevirir,

Kimin e-postasına arzuhalimizi gönül rahatlığı ile göndeririz?

Kimin whatsap hattı yeşil tıklı gönül hattıdır bizim için her daim?

Eşimizin, dostumuzun, akrabamızın her hangi bir işi bürokrasinin hantal çarklarına takıldığında kimin tavassutuna, sımsıcak alakasına, içten şefkatine ihtiyaç duyarız.

Cevap, çok açık, kolay ve nettir: Kolaylaştıran insanların.

Başı dara düşene, işi zora düşene Hızır aleyhisselam gibi yetişenlerin.

Yani,

Milletvekillerinin.

*
Kolaylaştıran insanlar!

Seçilmiş saygın, muteber talihli hizmet erleri.

İyi ki varsınız.

Bu asil unvanı hakketiğiniz sürece baştacısınız.

Size garip gurabanın, fakir fukaranın ve cümle ahalinin ihtiyacı var.

“Kolaylaştırın, zorlaştırmayın. Müjdeleyin, nefret ettirmeyin” ilahi düsturu sadece dini tebliğ yöntemi değil; Müslüman’ın genel hayat kılavuzudur.

Ne mutlu bu kılavuzla hizmet yoluna çıkan hizmet erbabına.

Varacakları menzil belli; dünyada başarı, ahrette cennet!
*
Omuzlarında ağır mesuliyetler taşıyan değerli siyasetçilerin;

Büyük projeleri omuzlamak,

Şehir kalkınmasına önderlik etmek.

Yerel yönetimlere ağabeylik görevini yerine getirmek gibi ‘büyük işleri de’ var.

Ama büyük adımlarla büyük hedeflere yönelmişken.

‘Bir küçük hamle ile halkın hayatını kolaylaştıracak’ işleri de ihmal etmemek lazım.

Küçük küçük büyük adımlardır insanı farklı ve özel kılan.

“Size göre en büyük bela, musibet hangisidir?” diye bir bilgeye sordular. Cevabı halka ve Hakk’a hizmet için yola çıkmışlara ihtar ve ders niteliğindedir: “iyiliğe gücün yettiği halde onu yapmayarak fırsatı kaçırmandır!”