Zaten maçta bir olumsuzluğun olacağı, daha ilk başlarda yeni Spor İl Müdüründen belliydi!
Elleri cebinde şeref tribününe gelen yeni Müdür beyimiz, yine bir eli cebinde protokol ile tek tek tokalaşırken, anlam veremediğim bu tavrına şaşırdığım yetmezmiş gibi, bir de aynı anlamsızlığı sahada ki oyuncu kadrosunda yaşadım!
Haydi bir şekilde maçı anlarım, anlatırım da, Erzurum'un bir ilçesi kadar nüfusu olan bir yerden gelmiş o Spor Müdürü'nün afrası, tafrası neydi öyle!
''Niye ben geldim, ayağa kalkmadınız. Bir daha olmasın!' diye ayar ve de atar yapan Vali yardımcısının haberinin muhatabı bir şehirde, ikinci 'Egemen' sorunu gibi geldi bana bu iş!
O da dahil, tribünde birara herkes sahadaki oyuncuları bırakıp Beleş Memmet'i izlerken, benim gözüm çiçeği burnundaki müdürümüzdeydi!
Gelirken, ''Olimpiyat ve Marka şehir'e geliyorum'' diye beyanat veren sevgili müdürümüz Süleyman Arısoy, Erzurum ile Aksaray'ı herhalde ilk günde karıştırmaya başladı!
Eli cebinde protokol mensuplarıyla tokalaşmasını ben gibi yanımdaki arkadaşlarım da bayağı bir yadırgadık, umarım yaptığı 'o şey' bir dalgınlıktan başka bir şey değildir!
Bugün bile caddede parmağımı gözüme batırsa, tanımam, etmem.
Allah işini gücünü rastgetirsin.
Ve fakat!
Dilerim bu yapılan, havanın da biraz soğuk olmasından kaynaklı bir dalgınlıktır!
Ancak, niye Erzurumlu bir Müdür o göreve getirilmedi diye sormayı 'ayıp kaçabilir' terbiyesiyle dillendiremediğimiz 'reflekslerimizi kaybettiğimiz' bir ortamda, üstüne üstlük bir de böyle bir lauballilik, en az bugün izlediğim Belediyesporlu oyuncular kadar ''Desene, işimiz iş!'' dedirtti!
Hoşgeldin demeye hazırlandığımız bir kurum amirinin daha dakika 1, gol 1 yapması, beni kafadan maçtan soğuttu, sahadaki o skorun soğuk olması arka planda kaldı!
***
Yavuz hocanın sahaya sürdüğü onbir, zaten 'iğne ile kuyu kazılarak' elde edilen galibiyetlerin sonunun habercisi gibi geldi bana!
Önceki maçlarda her şeye rağmen 3-4 tane çok iyi gördüğüm oyunculardan, ilaç için bile 1 tane bulamadığımı üzülerek söylemek istiyorum..
Sahaya ilk onbirde sürülen o takımla skor üstünlüğü kolay kolay olmazdı zaten olmadı da..
O onbir, en az Bakan'ın adayı diye 'ortaya karışık' gelen o 'gizemli adam'a benziyordu!
Allah yalanı sevmez!
Antipatik göründüler bana!
***
Bu takımda adam eksiltme özelliği bulunan iki oyuncu olan Sefer ve Ekrem'in ancak ikinci yarıda oyuna dahil edilmelerine anlam veremedim.
İlginçtir, her daim izlediğim maçlarda bir kaç tane iyi oyuncu sayardım, bu maçta ne kadar zorladıysam da, sayamadım..
Matematiğim pek de fana değildir ama, yok, zorla değil, sayamadım!
Hadi Muhammet, Hakan, Mustafa Olcaytu ve İsmail'i bıraktım, ya Onur ve Kerem'e ne demeli?
Bu maçta 'çin malı'nı andıran çakmaları sahadaymış gibi geldiler bana!
***
'Ağanın lafının üstüne laf söylenmez' derler!
İkinci yarıyı 10 kişi oynayan bir rakibe karşılık herhangi bir baskı kuramaması, kendi seyircisi önünde ama sanki tarafsız bir sahada oynuyor görüntüsü, zaten olayı yeterince anlatıyor!
Aslında 3 puanı hiç de haketmeyen Belediyespor, 2 puan kaybetmedi, 1 puan kazandı!
Böyle bakmak lazım olaya..
Hele de, 7 haftadır yenilmeyen Erzurum'un bu maçta da yenilmemiş olmasını da bir 'kazanım' görmem mümkün de değil, teknik heyet, hiç görmemeli, bu düşüncenin yanından bile geçmemeli!
Vallahi artık bu takım, sürekli gelen her yeni rakip için tribündeki bizlere, ''Gördüğüm en ciddi takım' dedirtmekle kalmıyor, şöyle adam akıllı rakibini 'kesin yener' düşüncesinden de bizi adeta men ediyor!
Unutulmasın ki bir maçta eğer takımın en iyisi kaleci ise, o takımın kalecisinin methedilmesinden çok, o takımın kötülüğü konuşulur!
Yatsın kalksın İlker'e dua etsinler, O İlker'di onlara o puanı da aldıran!
---
NOT. Maçtan çıkarken Milletvekili Adnan Yılmaz'ı, Pasinler Belediye Başkanı Ünsal Sertoğlu'nun aracında gördüm. Hem de her zaman direksiyonda gördüğüm Sertoğlu'nun makam aracında! Selamlaştık bir ara. Büyükşehir Belediye Başkan adaylığı konusunda 'Benim adayım, Başbakan'ımızın göstereceği adaydır!'diyen Adnan bey, belli ki Pasinler için bu düşüncede değil! Sertoğlu'nun yeniden aday gösterilmesini istediği açıkça belli olan Yılmaz, zannediyorum aday belirlemesinde milletvekili arkadaşlarına, 'Ben Ünsal'ı isterim, diğerleri size kalsın' diyecek gibi gibi.
NOT 2: Eski Bakan Recep Akdağ'ın adayı diye lanse edilen ve istifa etmediği belirtildiği halde adaymış gibi davranan ve şehri gezip, dolaşan Hakkı Yeşilyurt'un şahsen ben bir de izinli olup olmadığını da merak etmeye başladım. Hem aday hem de değil görünen Yeşilyurt beni tanımaz da, yakınları bu konuda bilgilendirirse sevineceğimi de ayrıyeten belirtmek isterim!