Paramız yok ki güzel sevelim,
Bademiz yok ki içip de haykıralım.
Madem günaha girmenin başka yolu yok,
Çaresiz kalkalım namaz kılalım.

Bu dizeler Hayyam’ın mıdır, yoksa O’na atfen uydurulmuş sözlerdir mi bilinmez.

Lakin bu dizeler, bizde, tekaüt bahriye paşalarının bildiri fantezilerini çağrıştırdı.

Muvazzaf değiliz, elimizin altında bir donanma da yok, nereye kadar orduevlerinde sabahtan akşama kadar okşin ya da poker oynayacağız. Bu can sıkıntısı adamı çatlatır. En iyisi mi gelin darbe simülasyonu yapalım!

Gece yarısı yayımlanan o metin tam da budur; yani bir simülasyondur.

Zahir bu 104 tekaüt bahriyeli, kendilerini dalgalar arasında hayal ederek sörf yaptı!

Yoksa en şaşkın ördek bile böylesine kıçtan dalmamıştı.

Ne yani Erdoğan ve ekibi ihanet-i vataniye üzere de, bir tek siz bahriyeli tekaütler mi vatanperversiniz?

Malum, ordu içerisine sızmış FETÖ’cüler en fazla Deniz Kuvvetleri’nde temayüz etmişti.

Bugün seçilmiş iktidara hat bildiren bu mahut paşaların o vakitlerde kılıçlarından kan damlıyordu.

Devlet elden gidiyor!

Mealen dedikleri tam da budur işte…

Ete kemiğe bürünen şekliyse şudur:

Sivil olanlara ayar vermek, siyasi iktidarı hizaya sokmak!

Adam ormanda yürüyordu, bir baktı ki avcıların yaktığı ve söndürmeden bıraktıkları ateşte bir yılan yanmak üzere…

Hemen elini ateşe soktu ve tuttuğu gibi o yılanı yanmaktan kurtardı.

Değil mi ki bu yılan…

Kendisini alevlerden kurtaran adamı ısırdı.

Adam buna rağmen yine de kendisini zehirleyen yılanı yanmaktan kurtardı.

Oradan geçen biri söylendi:

Be adam sen o yılanı ateşten kurtardın ama o yılan seni soktu. Sen yine de onu yanmaktan kurtardın.

Yılan tarafından sokulan adam cevap verdi:

Haklısın” dedi. “Lakin yılanın fıtratında sokmak, benim fıtratımda da yardım etmek var. Ne yani ben fıtratımı yılana mı teslim etseydim?

Bizim ordumuzun fıtratında darbe yapmak ya da darbeye teşebbüs etmek vardır demiyorum elbette lakin emekli de olsa bizim orduda illa ki sivile ayar verme sevdasında olan bir damar var!

Emekli de olsa görev başında da olsa o damar, paşaları gaza getiriyor!

Oysa biz siviller meseleye şöyle bakıyoruz:

Seçim sandığı önümüze konulduğunda, iktidarı değiştirme yetkisi bizim elimizde.

İlla da darbe yapacaksanız eğer ya 15 Temmuz’da olduğu gibi duvara toslarsınız ya da şimdi olduğu gibi ancak müsamere konusu olursunuz.

Tercih sizin Hayyam’ın dediğini de yapabilirsiniz…