Coğrafya kaderdir. Coğrafya kişiliktir. Coğrafya ekonomik ve kültürel varlıktır.
Yüzyıllar önce Türkistan'dan kopup Anadolu coğrafyasına yerleşen öncü Oğuz boyları Milattan önce 4000'lerde burayı yurt edindiler.
Dün adı Bayraktar olan bölgede bulunan mağaralardaki resimler bunun şahidi. Orta Asya'dan gelen Türk boyları aynı zamanda sanatlarını da getirerek Cundi Mağaralarının duvarlarına nakşettiler.
Asırlar geçer. Sultan Alparslan 1071 tarihinde Malazgirt'te Bizans İmparatoru Romen Diojeni yenerek Anadolu'yu ikinci kez Türklere yeniden açmıştı.
Sultan Alpaslan Malazgirt zaferi sonrasından komutanlarından birini göndererek 2300 rakımlı muhteşem plato üzerinde yeni bir yerleşim yeri kurdurarak adına da Bayraktar diyordu.
Er-Vak'ın 26. Sultan Sekisi etkinliğinin ikincisini yapmak için Temmuzun ikisinde gittiğimiz bu platonun büyüklüğü ve yeşilliği beni kendine hayran bıraktı. Demek ki ecdadımız bize gerçekten muazzam bir vatan bırakmıştı.
Bölgede Selçuklu Türkleri, Akkoyunlu, Karakoyunlu Türkmenleri uzun asırlar bölgeye hakim olduktan sonra 16. yüzyıldan sonrada Osmanlı Türkleri hakim olmuştu. Söylemezbaba Kümbeti, Ane Hatun Kümbeti Selçuklu Türklerinin mührünü taşıyordu.
Bölge zaman zaman Osmanlı-İran çekişmelerine sahne olsa da Türk kimliğini hep muhafaza etti.
Özellikle Birinci Dünya Savaşında Kafkas Cephesi Muharebeleri bölgede cereyan ederken XIII. Kolordunun karargâhları bu bölgede Ruslara karşı savaştı.
1917-18 yılları arasında bölgede bulunan Ermeni Çeteleri yöre insanını katlederek, öldürdüler. Zorunlu göçe zorladırlar. 1500'den fazla insanını şehit vermiş olan Bayraklı Cumhuriyetle birlikte huzura, sükuna kavuştu.
1926-36 yılları arasında Rusya ile varılan anlaşma gereği Ermenistan'dan (Revandan) çok sayıda muhacir getirilerek Bayraklı, Tekman, Karaçoban ve Hınıs'a yerleştirildiler.
Bölge yayla özelliği gösterdiğinden küçük ve büyük baş hayvancılığın uzun yıllar merkezi oldu.
1937 yılında ilçe olan Bayraklı ad değiştirerek Karayazı ismini aldı. Karayazı ismini kışın kasabaya getirilen bir düğün kafilesinin başından geçen bir efsaneye dayanarak o gün yaşanan acıyı sembolize eden gelin alayının ölümle sonuçlanan acısına binaen bu günkü ismi almış oldu.
Bu güzel ilçemize Erzurum Kalkınma Vakfının 26. Sultan sekisi etkinlikleri kapsamında 2 Temmuz günü Er-Vak başkanı Erdal Güzel, Prof. Dr. Erol Kürkçüoğlu, Kadir Sabuncuoğlu, Öztürk Akkök, Fatih Akçalı, Naci Elmalı, Abdurrahman Zeynal, Talat Uzunyaylalı, Yusuf Kabakuş ile birlikte saat 10'da hareket ederek Pasinler, Çobandede köprüsü, Yağan köyünü geçerek saat 12'de 120 kilometrelik yolu tamamlayarak ilçeye vardık.
İlçede kafileyi karşılayan yetkililerle konferans salonuna giderek İstiklal marşının okunması ardından Er-Vak Başkanı Erdal Güzel'in takdim konuşması ardından kürsüye çıkan Erol Kürkçüoğlu hoca Milli Mücadelede Karayazı adlı konuşmasını yaptı. Özellikle 1918 yılında Ermeni Çeteleri tarafından ilçe ve köylerinde yaptığı Müslüman katliamı üzerinde durarak günümüzde düşmanın oyununa gelmemek için birlik ve beraberliğimizi muhafaza etmemiz gerektiğini vurguladı. Tek çarenin kardeş olmadan geçtiğini ifade ederek sözlerini bitirdi.
Toplantı sonucunda salanda bulunan öğrencisine ve toplantıyı tertip edenlere son yazdığı kitabı takdim eden hocamız Karayazılıların gönüllerini feth etti.
Toplantı sonunda yenilen yemek ve içilen çayların ardından bu güzel ilçeden ayrılırken geçmişte binlerce sürüye ev sahipliği yapan yaylaların boş olması da kafileyi iyiden iyiye üzmüştü.
Vatandaşlar Karayazı'nın eski adı olan Bayraktarın da ilçeye yeniden isim olarak verilmesini istediler.