Bugün yaşı ilerlemiş, güngörmüş bir amcamı ziyaret edip hayır duasını alayım dedim. Hoş beşten sonra "Abdurrahman dur sene bir anımı anlatayım" dedi. Bende olur dedim.
1965'lerde oğlumu İnönü İlkokuluna kaydetmek için gitmiştim. Huriye Özkan Hocam okulun müdürü ve benimde 1950'lerda öğretmenimdi. Kayıt işlemini bitirince "Yaşar okul aile birliğine ne kadar yarım edeceksin" değil mi deyince bende tereddüt etmeden elimi cebime attım ve tomarla parayı çıkarıp içinden vereceğim parayı ayırmaya başladığımda, Huriye Hanım birden "dön arkanı dön ne vereceksen öyle say ver" dedi. Ekledi "Ben sizlere kadına para gösterilmez diye öğretmedim mi? Diye uyarınca yüzüm kızardı, ağzım kurudu dilim tutuldu. Zorda olsa hocama:
"Hocam sen benim anamsın, öğretmenimsin bunda yanlışlık nerede var" deyince,
Huriye Hanım, "ben sizlere edebi, ahlakı ve toplum içinde nasıl davranılacağını böylemi öğrettim? dedi. Haklısın öğretmenim deyip sustum.
Okuldan ayrılıp dükkanıma giderken aklıma Müftü Sakıp Danışman Hocanın Zeynal Camii kürsüsünden anlattıkları geldi.
Sakıp Hoca bir gün vaaz ederken terbiye konusunu anlattı ve "unutmayın ey cemaat çocuğun terbiyesi en önce ana kucağında, baba ocağında olur, bundan sonrası büyük ölçüde öğrenmeyle alakalıdır" ifadeleri kulaklarımda çınlamaya başladı ve bir daha yıllardı değil kadınlar erkeklere karşı bile para saymadım.
Yaşar amca bu olayı anlatırken bir taraftan seviniyor, bir taraftan güzel bir olayı nakletmenin mutluluğunu tadıyordu.