Taş devrinde insanların iki sorunu vardı. Biri beslenme diğeri barınma. İlginçtir, günümüz insanının en temel problemi yine aynı. Beslenme ve barınma… 2024 yılı verilerine göre Erzurum’da 197 bin 862 adet konut bulunuyor. 137 bin 928 konutta ev sahipleri, 41 bin 382 konutta ise kiracılar oturuyor. Ve şehirde kira fiyatları sürekli olarak artıyor. Bu da büyük bir konut sorunu olduğunu ortaya koyuyor.
Erzurum büyükşehir belediye başkanı Mehmet Sekmen, katıldığı bir programda, Erzurum’da kentsel dönüşüm çalışmalarının zor olduğunu söyledi ve dedi ki; ‘’Fazla bir rant yok. Buna rağmen toplu konut idaresiyle birlikte bu işi yapıyoruz’’. Ranttan kasıt nedir bilemem ancak Avrupalılar yüzyıllık evlerde mutlu bir şekilde hayat sürerken, biz paramızı ve ömrümüzü taşa toprağa gömüyoruz. Bakınız, Almanya nüfus yoğunluğunda bize göre 2 kat, Hollanda 4 kat fazla. Onlar müstakil ev sayısını artırırken biz inatla çok katlı konutlar yapıyoruz.
Anadolu üç büyük fay hattı üzerinde bulunan bir coğrafyaya sahip. Erzurum’daki binalardan 31 bin 945’i 1980 ve öncesi, 58 bin 354’ü 1980 ve 2000 yılları arası, 103 bin 385’i 2001 yılı ve sonrasına ait. Deprem uzmanlarına göre bölgede büyük bir depremin olma olasılığı çok yüksek. Erzurum valisi Mustafa Çiftçi, yüzde 61 oranla Erzurum’un afete en fazla hazırlık yapan iller arasında başı çektiğini ifade ediyor.
Hayatın kitabında Allah, ‘’Dağlar arza çakılan çivilerdir’’ diye buyururken, tarım arazilerine, ovalara, derelerin içine bina yapmak, aklımızı kullanmadığımızın ispatı olsa gerek. Buna rağmen tüm yurtta olduğu gibi Erzurum’da da tarım arazileri, sulak alanlar sürekli konutlarla dolduruluyor. Oysaki ülkemizde ortalama üç kişinin yaşayacağı bahçeli müstakil evler yapılsa, 84 milyon insanın kaplayacağı alan 10 bin kilometre kareye sığacak. Yani devlet ev yapma işinden vazgeçse ve sadece düşük maliyetli arsa üretse, hem ekonomi coşacak hem de insanlar mutlu olacak.
Bugün ülkemizdeki en büyük sorun enflasyon. Dolayısıyla kiralar uçuyor, beslenme için harcanan tutar artıyor. Topraklarımızda, ‘Vaat edilmiş topraklar’ veya ‘Büyük Ermenistan’ yahut ‘Kürdistan’ ya da başka hayaller peşinde koşulurken, bizlerin tek derdi beslenme ve barınma…