Ekonomik göstergelerimiz alt sıraları gösteriyor olsa da milliyetçilik ve muhafazakârlık konusunda Erzurum’un önüne kimse geçemez.
Bu özelliğinden dolayı, milli ve manevi konularda yapılanma gösterecek oluşumların ilk akıllarından geçen şehirlerin başında Erzurum’un geliyor olması kaçınılmazdır. Geçmişten günümüze hatırladığımız örnekler bunu teyit eder niteliktedir.
Sağ ve sol kesimin simge isimlerinin Erzurumlu olması elbette ki tesadüfi değildir.
Tahta tüfeklerle Almanya’da geçit töreni yapıp hilafeti geri getireceğim diye ortaya çıkan “Kara Ses” lakaplı Cemalettin Kaplan Erzurumluydu. 15 Temmuz’da Meclisi bombalayan ve ülkeyi ele geçirmeye çalışan FETÖ yapılanmasının baş aktörünün yine Erzurum’dan çıkması düşündürücüydü.
Nurculuk hareketinin güçlü isimlerinden Mehmet Kırkıncı Hoca’da bu topraklarda etraf bulmuş ve Anadolu’ya ismini duyurmuştu.
Türk solunun simge ismi Deniz Gezmiş ile Dev-Sol’cu Bedri Yağan hemşerimizdi.
Sosyal yapımızla ilgili bu özelliğimizin farkında olanların şehrimizde iz sürüp, nabız yoklamaları ve çevre edinme gayretleri dün olduğu gibi bugünde olacaktır.
Basında çıkan haberlerden, kedicikleri ile meşhur bir yapının böyle bir yaklaşım içinde olduğunu öğrenince, şaşırmadığımızı söylemek isteriz.
Hatırlanacağı üzere Mehdilik kavramını kullanan bir şizofrenin yıllarca TV ekranlarında dekolte kıyafetli, estetikli, yarı çıplak bayanlarla “Ankara’nın Bağları’nı” söyleyerek din anlatıyor olmasına sessiz kalınmış, neticede kaplumbağa misali iz süren devlet mekanizması bu Hasan Sabbah özentisinin tepesine çökmüş, hakkında 8658 yıl hapis cezası verilen örgüt lideri cezasını çekmek için Erzurum cezaevine gönderilmişti.
Bu süreçte, mahkûm ile iletişime geçmek isteyen yakın çevresi ve avukatları Erzurum’a sık sık gidip gelmeye başlamışlar, basına yansıyan haberlere göre 40-45 günlük süreçte şahıs,83 farklı avukatla 527 defa görüş yapmış, işin ilginç tarafı bu avukatlardan 63 tanesinin 24 yaş civarı bayan olmasıymış.
Kamuoyuna sızan bilgilerden yola çıkarak Erzurum’da böyle bir girişimin olabilme ihtimali tartışılabilir bir konudur.
Olmaz demek, ancak, temenniden öteye geçmeyecek bir tesellidir.
Din ve inanç konusunun istismarı para, güç ve propaganda ile desteklendiğinde ortaya tedavisi zor yaraların çıktığını yaşamış bir toplum olarak bu konuda hassas davranılması gerektiğini düşünüyoruz.
Neyse ki bu konuda yaşanmış bir tecrübemiz var. Geçmiş senelerde Erzurum’da dünyanın dönmediğini söyleyen ve kendinin mehdi olduğunu iddia eden bir hemşerimiz vardı da pek sesini duyuramamış, bu meczuba kimse itibar etmemişti.
Bu süreçte bizim ilgimizi çeken şehrimizde “Yalancı Mehdi Turizmi” diye bir sektörün oluşmasıdır.
Son söz olarak diyeceğimiz O ki. Buradan size ekmek çıkmaz. Boşuna zahmet etmeyin. Kediciklerinizi başka yerlerde enikledin.