1828-1829 Osmanlı - Rus savaşlarıyla başlayan süreçte Doğu Anadolu insanı çok acılar çekti. Hiç şüphesiz bu acıların en büyüğünü 1914-1918 yılları arasında yaşadı.
Erzurum bu acıların merkezi oldu. Yıkılan yuvalar, diri diri toprağa gömülen bedenler, ve üç defa meydana gelen müthiş göç dalgaları hep bu 90 yıllık sürede oldu.
1829 yılında 130. 000 olan şehir nüfusu 15 binlere düştü. Tarihe 93 muhacirliği olarak geçen 1877 yılındaki dalga amansız kış şartlarında meydana geldi. Binlerce Müslüman Türk yolarda ya dondu, yada hastalanarak can verdi.
En acımasız kayıplar hiç şüphesiz ki 1914 Kasımında başlayan ve 12 Mart 1918 yılları arasında olacaktı.
22 Aralık 1914 yılında başlayan Sarıkamış harekatıyla birlikte binlerce Mehmetçik savaş meydanlarında şehit olurken bir bölümü donarak şahadet şerbetini içiyordu. Dağ, taş ova, şehir hastaneler tifo, tifüs, bulaşıcı hastalıklara yakalanmış sonu ölümle biten Mehmetlerle doluydu.
16 Şubat 1916 yılında Ruslar; acılı, hastalıklı, yokluk içindeki şehre girdiler. Ermeniler artık işi azıya almışlardı. Rusların desteğinde köy, kasaba ve şehir merkezlerinde bütün kötülükleri Müslüman ahaliye reva görüyor, onları; açlıkla, göçle veya ölümle tehdit ediyorlardı. Bu süre içinde yüz binlerce Müslüman göç ediyor geride gidemeyenler kalıyordu.
Bu arada Rusya'da Ekim devrimi olmuş, Rus askerleri silahlarını Ermenilere bırakarak evlerine dönmüş, Müslüman Türk Milleti Rus silahlarıyla donatılmış Ermeni Çetelerinin insafına bırakılmıştı.
Başta Antranik olmak üzere Bulgar Torkum, Fransız Albay Morel, Dr. Zavriyev ve Taşnak, Hınçak çeteleri etrafı kasıp kavurmaya devam ediyordu.
İşte tam bu olaylar olurken 1918'in kışında Kars'tan Erzurum'a gelen Tren hattı zaman zaman kar nedeniyle kapanıyor açılmak için şehirden eli tutan Müslüman erkekler yol açma bahanesiyle şehrin doğusunda bulunan Yanık dere bölgesine birer, ikişer üçer götürülerek balta, süngü, dipçik darbeleriyle öldürülüp dereye atılıyordu.
Ermeni komutanların yönettiği, Rus askeri üniformalarını giymiş Ermeni askerleri Şubat 1918 yılında başlayıp bir ay süresince topladıkları 3000 Müslüman Türk "YANIK DEREYE" götürüp öldürüldü.
Yolda kaçmak isteyenler veya kaçanlar kovalanıyor yakalandıkları yerde şehit ediliyorlardı. Gidenler sivil insanlardı. Silahsızdılar. Ellerinde bir sopa bile yoktu.
Bu olaylardan sağ olarak kurtulanlar ya ölüleri kendilerine siper yapmışlar veya yaralandıktan sonra ölü numarası yapıp kurtulmuşlar veya cesetlerin en alt kısmında kalarak süngü darbelerinden kurtulmuşlardı.
Kurtulanlar o acılı anları anlatırken göz yaşlarına boğulup hıçkırıklarını korkularından içlerine atmışlardı.
21. Sultan Sekisi toplantıları nedeniyle Atatürk Üniversitesi ve Erzurum Kalkınma Vakfı tarafından bu yıl tarihinde ilk defa olarak Yanık Derede şehitlerini anacak ve Şehitler ile Torunlarını buluşturacaktır.
7 Haziran 2014 tarihinde Saat 13. 30da Tüm halkımız yanık dere şehitliğine gelerek şehitlerini anacaktır.
Umut ve temennimiz odur ki bu meselede Dünya ve Uluslararası mahfiller tarafsız bir gözle yüz yıl önce yaşananlara siyasi pencereden değil, bilim adamlarının gözüyle, tarihçilerin arşiv çalışmalarına göre karar verirler.
Elbette anlaşmak, tokalaşmak, empati yaparak olayları kin ve nefret söyleminden çıkararak gelecek kuşaklara adil bir barış bırakmak istenen şey olmalıdır.
Ancak bu tek taraflı söylemlerle olmaz, olmamalıdır. Bu anlamda Erzurum'un ve Erzurumlunun söyleyeceğini herkes dikkate almak zorundadır.