Adam işi biliyor... Cümle aleme bir organizasyonun nasıl yapılması gerektiğini gösterdi... İki yüzü aşkın sporcuyu, hakemi, federasyon görevlisini yedirdi, içirdi, yatırdı. Açılışından kapanışına kadar sıfır sorun ile Türkiye Rafting Şampiyonası’na mükemmel bir ev sahipliği yaptı.
Güneşe olan hasretimizi hafta sonu Uzundere’de giderdik. Cuma günü çadırı, battaniyeyi yükledik arabaya, soluğu Uzundere yaylasını ikiye bölen ve sarp kayalıklar arasından akıp giden Tortum Çayı’nın kenarında aldık.
Cennetten bir köşe sanki... Yükselen çam ve huş ağaçlarının altından akıp giden suyun kenarında uçuşan kelebekler, öten kuşlar, bir görünüp bir kaybolan sincaplar... Ne ararsan var...
Tabi derdimiz sadece tatil değildi... Türkiye Rafting Şampiyonası’nı da takip ettik bu vesileyle...
Rafting bambaşka bir olay... İzlerken bile insanı heyecanlandırıyor. Adrenalinin doruğa çıktığı birkaç spor dalından biri...
200’Ü AŞKIN MİSAFİR...
Belki duymuşsunuzdur Gelişmekte Olan Spor Dalları Federasyonu düzenledi şampiyonayı... 7 ilden 22 takım geldi Uzundere’ye... Teknik ekibi, hakemi, federasyon yetkilileri... Anlayacağınız 200’ü aştı misafir sayısı...
Ama her şey hazırdı... İlçeye gelen sporcu kafileleri, teknik ekip, hakemler, şampiyonayı izlemek isteyenler hemen kalacakları yerlere yönlendirildi... Kimin nerede yatacağı, ne yiyip, ne içecekleri her şey düzenlenmişti.
En küçük bir aksaklık yaşanmadı... Belediye Başkanı Halis Özsoy ipin ucunu öyle sıkı tutmuştu ki, organizasyon saat gibi işliyordu...
Bu işler kolay değil... Yıllardır bir çok etkinliğe katıldım. Çoğu zaman organizatör diye geçinen kişilerin bir odada toplantı bile düzenleyemediklerini gördüm...
Şimdi, nüfusu 3100 olan küçücük bir ilçede hele ki paranız, pulunuz olmadan 200’den fazla insanı misafir etmek her baba yiğidin harcı değil... Ama helal olsun Başkan bu yokluğa rağmen öyle bir ev sahipliği yaptı ki, değme organizatörlere taş çıkarttı. Bu gibi işlere soyunanlar mutlaka gidip Özsoy’dan ders almalı...
BİRAZ ABARTTIK
Tek derdi ilçenin tanıtımını sağlamak olan Başkan Özsoy bunu başardı. Hele bir de yarışma sırasında yaşanan o küçük kaza Uzundere’yi bir anda ülke gündemine taşıdı. Genç sporcu Nihan Karabulut dengesini kaybedip bottan düşünce, akıntıya kapılmış 50, hadi bilemedin 100 metre sürüklenmişti. Tabi yaşanan bu anlar o an parmağı deklanşörde olan ben ve diğer meslektaşlarımın objektiflerinden kaçmadı... Genç kızın bağırışları, o sırada arkadaşlarının yaşadığı panik, çay kenarında bekleyen Sivil Savunma ekiplerinin ani müdahalesi tüm bunlar dijital hafızalara eklenmişti. Çok şükür korkulan olmadı. Zaten Tortum Çayı’da Çoruh gibi deli deli akan bir yer değil... Kabul ediyorum gazeteciler olarak olayı biraz abarttık ancak dikkat çekmek için bu gibi ‘an’lardan yararlanmak gerekiyor. Bizde bunu yaptık.
 
UMARIM PİSLİĞİ GÖRMÜŞTÜR VALİ BEY
Şampiyonanın son gününe Vali Sebahattin Öztürk de katıldı. Beraberinde eşi ve kızıyla sporcuların heyecanına ortak oldu Vali Bey. Bir ara Yedigöller bölgesine geçti... Valilik Basın ve Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nün neredeyse benimle yaşıt minibüsüyle kendisine yetişmeye çalıştık ama olmadı... Kendisini Tortum Şelalesi’nde beklerken aklıma geçen haftalarda yazdığım “Ver 5 lira soru sorma” başlıklı yazı geldi. Gidenler biliyordur o bölgedeki tesisi... Mangalda balık keyfi yapmak için gittiğimde o iğrenç manzaraya bende şahit olmuştum. Neyse bu bahsi açmayalım, sanıyorum Vali Bey de görmüştür bu durumu... Umarım gözlerini para kazanma hırsı bürümüş o işletmeci, biraz olsun çeki düzen vermiştir tesise...
BABASININ MALI...
Aynı yazıda Tortum Şelalesi’nin girişinde haraç alır gibi otopark ücreti toplayanları da yazmıştım... Vali Bey’i beklerken baktım aynı tavır ediyordu...
“Ver 5 lira geç şuraya, geç buraya”,
Bizim millette bir garip!
Hiç demiyor ki, “Arkadaş yok mu makbuzun, yok mu fişin?”
Paşa paşa ödüyor.
İşin ilginç yanı insanlar verdiği paranın karşılığını da alamıyor. Otomobiller toz toprak içinde bekliyor. Çocuklar aynı bölgede top koşturuyor, kapı önünde haracı alan demiyor ki, “Durun otomobiller zarar görür, camları kırılır.”
Niye desin gezi için gelenlerden otomobil başına 5 lira, piknik yapacaklardan bilmem kaç lira toplamış zaten...
Vali Bey etraflıca inceledi şelale bölgesini... Bölgenin pislikten geçilmediğini ilettim kendisine... Vali Bey, “Turizm bir kültür” dedi ve ekledi: “Zamanla düzelecektir. Turizmi öğrendikçe daha dikkatli olacaklar. Şelale çevresi kişiye ait tapulu arazi. Haliyle devlet olarak bu konuda çok birşey yapamıyoruz. Kendisi işletiyor. Zaman zaman çevrenin temizliği konusunda kendisini uyarıyoruz. Burada istimlak yapılabilir ama epey uğraştırır.”
Anlayacağınız şelale adamın babasının malı... Kim bu adam diye sorarsanız, Şaban Ata... Kendisi aynı zamanda Ak Parti’nin İlçe Başkanı. Vali Bey’e “temiz tutacağım” diye söz verdi. Şelale çevresini ne kadar temiz tutacak, bekleyip göreceğiz...
Unutmadan ‘Şaban Ağa’ya pardon Ata’ya bir çift sözüm var: Şelale babanızın malı olabilir. Ama bu sizi Deli Dumrul yapmamalı... Her geçenden para alacaksan aldığın paranın da karşılığını vermelisin.
Ama sen diyorsan, ‘Yok ben Ak Parti İlçe Başkanıyım asarım, keserim, istediğimi yaparım.’
Bence böyle bir şey deme.