Herkes merak ediyor: Bu hain nereye gömülecek?

Bet Kevarat’a mı, Maşatlığa mı?

Müslüman mezarlığı olmayacağına göre…

Nasıl ki gün gelir “cellatları da asarlarsa”, gün gelir hainler de ölür…

Hain de olsa illa ki ya gömülecek ya da yakılacak!

Terör örgütü artık bir karar verecek:

Kireçli çukura mı atılsın, yakılsın mı?

Çünkü: Baştan sona irin…

Tarihimizde, belki de bir örneği daha olmayan ihanet çetesi…

Kumpas…

Yalan…

İftara…

Dalavere…

Kurgu…

İtirafçı…

Sahte delil…

İblis-i kebirdi! Hiçbir hakikat onu yalanlarından ayrı koyamadı.

Bir köy imamı olarak çıktığı yolda, vatan haini olarak zıbardı.

İzzeti, şerefi, altına sığınacağı bir bayrağı, ruhunu dindirecek bir İstiklal Marşı yoktu…

Ot gibiydi…

Bittiği coğrafya bile ona itibar etmedi.

Seksen üç yaşında öldü.

Keşke yüz otuz daha yaşasaydı ve Türkiye’nin nasıl bir dünya devi olacağını görseydi.

Göremeden çukuru boyladı.

Hitlerlerle ortak özellikleri vardı:

Her ikisi de akıl hastanesinde olmalıydı.

İlki dünyayı ateşe verdi, ikincisi ise bizi…

Ölüsü dirilinden bile kötü…

Eskiden Erzurum’da maşatlıklar vardı.

Şimdi yok ama…

Bu durumda diyelim ki bu şeytanı Erzurum’a getirdiler…

Burada cehennem çukuru yok ki, peki nereye gömecekler?

Korucuk’ta hayali de olsa bir türbesi olur mu bu alçağın?

Olur…

Hem de İbrahim Hakkı’ya fark bindirecek çapta…

Çünkü akıl kaçkınları toplu firarda…