Sosyal medyada dolaşırken ‘Erzurum tarihinden ve kültüründen bir demet’ grubunun yöneticisi, saygıdeğer arkadaşım Ayşe Neslihan Hatunoğlu’nun, bir uyarısı ile karşılaştım:
“Erzurum'un yetiştirdiği değer, dördüncü Cumhurbaşkanımız, Erzurum Şeyhler mahallesi yerlilerinden rahmetli Cemal Gürsel, namı diğer Cemal Aga hakkında varsa güzel bir anı yazın, genç nesil tanısın.”
Hiç zaman kaybetmeden bilgisayarı açtım, masamda duran usta Gazeteci Mete Akyol’un ‘Bir Başkadır Benim Mesleğim’ kitabında, okurken işaret koyduğum 44’üncü sayfayı özetlemeye başladım.
Şimdi lafı uzatmadan Akyol’un ‘Akıl almaz olay’ dediği konuya giriyor ve sizleri gurur duyduğum gerçek bir Dadaş ile tanıştırmak istiyorum:

Milliyet Gazetesi, 67 ilden 14’ünde Atatürk Anıtı olmadığını tespit eder ve bu eksikliği gidermek için 1963 yılında bir kampanya düzenler.
Kampanyaya en büyük bağışı, onar bin lira ile ses sanatçıları Muzaffer Akgün ve Zeki Müren yapar.

Milliyet Yazarı Mete Akyol, kampanya ile ilgili bilgi sunmak ve bağış almak için Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel’in özel kaleminden randevu talebinde bulunur.

Ertesi gün de Cumhurbaşkanı Gürsel’in karşısına çıkar ve kampanyaya on bin lira ile destek vermesini ister. Cemal Gürsel şaşırır:
“Ne on bin lira mı?”
“Evet”
“Benim o kadar param yok ki.”
Ardından sedef işlemeli masasının sol gözünü çeker ve karton çorap kutusunu çıkarır. Kutuyu açar ve içinden uzun bir liste çıkarır. Yakından görmesi için gazeteciyi yanına davet ederken Cemal Gürsel başlar anlatmaya:
“Maaşımdan 4 bin lirayı, Mersin’den mektup yazıp eşi ve beş çocuğu ile aç kaldığını belirten aileye gönderdim. İkinci sırada Gölbaşı’nda atı ölen arabacıya 1500 liraya at va aldım yeni araba aldım. Arabacı, karısı ve üç çocuğu ile elimi öpmeye geldi. Aylık liste böyle uzayıp gidiyor. 15 bin lira maaştan elimde kalan bin lira var. Yok bundan başka param.”
“Listeyi almak istiyorum sayın cumhurbaşkanım.”
“Ne istersen yaz. Ama bu listeyi unut.”
“Hayır, cumhurbaşkanım siz bu listeyi bana vermeye mecbursunuz. Ben de listeyi yayımlamaya mecburum.”
“Ancak ben yayımlanmasını istemiyorum.”
Mete Akyol
’un ısrarı karşısında çaresiz kalan Gürsel, şöyle devam eder:
“Sağlığımda yayımlamayacağına söz verirsen, o zaman olur.”
Bunun üzerine Akyol söz verir ve listenin bir kopyasını alır. Cumhurbaşkanı Gürsel, “Başyavere uğra son bin lirayı sana versin” der.

Usta gazeteci Akyol, Gürsel Paşa’nın elini öper ve makamdan çıkar. Maaştan artan bin lirayı, Başyaver Binbaşı Kadri Erkek’den alarak Çankaya Köşkü’nden ayrılır.
Gazetenin okuyucuları, ertesi gün Cemal Gürsel’in kampanyaya bin lira bağışla katıldığını öğrenir. Akyol da söz verdiği gibi, Cemal Aga’nın neden fazla bağış yapamadığını, ölümünden sonra yayımladığı kitapta açıklar.
O yıllarda ‘en büyük memur’ olan Cumhurbaşkanının maaşı on beş bin, müdür maaşı da bin liraydı.