Vergiyi doğuran olay kimin şahsında meydana gelmişse o kişi devlete karşı vergi borçlusu olur. Ancak bazı hallerde başkalarının vergi borcunu da üstlenmek kaçınılmazdır. Bu durum kanunların emirlerinden meydana gelir.
Örneğin “geliri” kim elde ediyorsa gelir vergisini o kişi ödeyecektir. Fakat kanunlar bazı hallerde vergi ödeyecek kişiyi vergi borçlusundan farklı tutmuştur.
Mesela miras kalan mallar ve paralar, alınan otomobiller, evler, çalıştırılan işçiler, kefil olunan paralar… O nedenle vergi borçlusu ile vergi mükellefinin aynı şey olmadığını bilmek gerekir.
Yani bazen size ait olmayan bir vergi borcunu devlet sizden isteyebilir. Bunun için hangi hallerde üzerimize vergi borcu çıkacağını öğrenmek en azından sürprizlerle karşılaşmamak için iyi olacaktır.
Özellikle günlük hayatımızda herkesin başına gelebilecek bu tür bir parasal borç insanların hayatını zehir edebilir.
Bunların içinde en başta “mirasçılar” gelmektedir. Çünkü ölüm halinde mükellefin ödevleri, mirası reddetmemiş olan kanuni ve mansup mirasçılarına geçer. Ancak mirasçılardan her biri ölen kişinin vergi borçlarından miras hisseleri oranında sorumludurlar(VUK, Md.12). Buna karşılık kişinin ölümü halinde ilgili vergi cezaları ortadan kalkar.
Toplumda karşılaşılan bir diğer sorumluluk türü ise devralanların sorumluluğunda görülmektedir. Burada, Emlak ve kurumların devralınmasında ortaya çıkan bu tür sorumluluklarda Emlak açısından emlak vergisine tabi devir ve ferağı yapılan bina ve arazinin, devir ve ferağının yapıldığı yıl ile geçmiş yıllara ait ödenmemiş emlak vergisinin ödenmemesi