Kurduğu kadroyu…

Maça kanatta Ömer Şişmanoğlu ile başlayıp, ısrarını ikinci yarıda sürdürmesini…

Sissoko’yu maç bitimine 10 dakika kala oyuna almasını…

Oyun formatını, falanı filanı eleştirebilir, hatta bu konuda haklı bile olabilirsiniz…

Ne ki, Erzurumspor’un takım halinde ortaya koyduğu görüntü, Teknik Direktör Hüseyin Çimşir’in taktiksel hatalarını bile gölgede bırakmıştır…

Taraftar da bunun farkındadır, camia da…

Dolayısıyla Hüseyin Çimşir’e yönelik olarak eleştiri yapmanın şu halde “haksızlık” olacağı çok açıktır…

Tabi, bu babda Hüseyin Çimşir’i gündem haline getiren ve arkasına taraftar desteğini almasına sebep olan mevzu ise, takımdaki teknik aksaklıklardan ziyade, hususi bir takım sorunlardır…

Bu sorunların neler olduğuna gelecek olursak:

Birincisi, takımda şımarıklıklarıyla dikkat çeken ve deyim yerindeyse egolarını beslemekten karakterlerini aç bırakmış olan kimi futbolcular var…

Takımın yakaladığı dinamizmi her fırsatta sabote eden, birliktelik ruhunu ortadan kaldıran ve yetmezmiş gibi bir de çeşitli gruplaşmalara sebep olan işte bu futbolcular, ne yazık ki Erzurumspor’un geldiği noktanın başlıca sorumlusudur…

Peki, bu sorunlar biliniyor muydu?

Evet, biliniyordu…

Ayın hem de on dördü gibi orta yerde duran bu arızadan yönetim de haberdardı, geçmişte görev yapmış olan teknik heyetler de…

Ve tabii ki taraftarlar da…

Nitekim taraftarlar bunu sürekli dile getirdi; “Takımın ahengini bozan futbolcular var, gönderin gitsinler!” diye de, bas bas bağırdı üstelik…

Kimse duymadı yahut da duymak istemedi, artık her ne ise…

Sonuç olarak taraftara yutkunmak düştü ve nihayetinde “takım zarar görmesin” diye, sineye çekilip bırakıldı bu konu… Ta ki, Hüseyin Çimşir “Kral Çıplak!” diyene kadar…

Ne dedi hoca?

“Takımda hangi takımda oynadıklarını henüz daha bilmeyen futbolcular var!”

“Bedeni burada ama ruhu sahada olmayanlar var!”

“Kendisini bu takıma ve bu şehre ait hissetmeyenler var!”

“Takım içerisinde kaprisleriyle ön plana çıkan isimler var!”

“Takımdaki uyum ve ahengi bozanlar var, ortak bir duyguyu paylaşmayanlar var!”

Var da var yani!

Hüseyin Çimşir’in işte bu tespitleri, aslında yukarıda da ifade ettiğimiz gibi sürekli halının altına süpürülmüş olan çöplerden ibaretti ve sonuç itibariyle artık takke düştü, kel göründü!

Hüseyin Çimşir yönetime nasıl bir rapor verir ya da hangi isimlere kapının gösterilmesini ister, orasını bilemiyoruz… Tabi, yeni yönetimin bu konuda nasıl bir tavır sergileyeceğini de bilmiyoruz…

Ama bildiğimiz bir tek şey var, o da bataklığın artık kurutulması gerektiğidir… Zira sinekler yüzünden mideler yeterince bulandı zaten!