Türkiye’nin Koronayla imtihanı ağır geçiyor…

Tam kapanma ve artan aşı çalışmalarına rağmen ne yazık ki salgın frenlenemiyor.

Yeni tedbirler yolda. Bayram sonuna kadar kısıtlama artarak devam edecek…

Fakat kalıcı çözüm ne kısıtlamadan ne de cezadan geçiyor. Kalıcı çözüm, her vatandaşın sorumluluk bilinciyle hareket etmesinde…

Uzmanların bu uyarısına herkes kulak versin:

“Ülkemizde 3 milyon insan, belirti taşımadığı halde Korona hastası ve virüs bulaştırıcısı!”

Herkese çok hızlı bir şekilde test yapılabilse, mümkün ki virüs taşıdığı ama hasta olmadığı için aramızda dolaşan milyonlarca insan kontrol altına alınabilir.

Hiç kuşku yok ki Korona, tüm insanlığın başına musallat olmuş küresel bir bela ve öldürücü bir yumruk!

Görüyoruz işte en gelişmiş ülkesinden tutunuz da en geri kalmış ülkesine kadar, yeryüzünün dört bir yanında insanlığı tut gibi sallayan Korona, frene basmadan yeni yeni varyantlarıyla ecel olup kol geziyor.

Maske…

Mesafe…

Temizlik…

Ve elbette olmazsa olmaz aşı…

Lakin bu tedbirlerin tekmili birden olsa da korunma ihtimali yine de yüzde yüz değil.

Hiç uzağa gitmeden kendimden örnek vereyim.

Aşı olmadım, daha doğrusu aşı için gün almış bekliyordum.

Ramazana bir gün kala gazetede ellerime kolonya döküp burnuma çektim. Anında bir gariplik olduğunu hissettim; çünkü nezle ya da grip olmadığım halde, üstelik çok da güçlü olan o kolonyanın kokusunu alamıyordum.

Ne ağrım sızım vardı ne de ateşim…

Halsiz de değildim, terlemiyordum da üstelik…

Bu durumdan şüphelendim, hiç vakit kaybetmeden hemen hastaneye koştum ve test verdim. Aynı güm üç dört saat sonra ilgililer telefonla arayıp, testimin pozitif çıktığını bildirdiler.

Sonrası malum…

Aynı gün iki görevli eve gelip iki kutu ilaç verdi ve hem benim hem de evdeki eşim ve kızımın nasıl bir yol izleyeceğimizi anlattılar.

Sonrasında da işin peşini bırakmadılar.

Her gün hem Erzurum Sağlık Müdürlüğü’nün ilgili biriminden hem de aile hekimimiz Kemal bey tarafından düzenli olarak aranıp sağlık durumumuza dair bilgi edinildi.

Ayrıca polis de takip ediyordu.

12 gün içerisinde üç defa da polis tarafından aranıp evde tecritte olup olmadığımız teyit edildi.

Zannetmiyorum ki dünyada başka bir yerde ülkemizde olduğu çapta bir takip ve titizlik olsun…

Milyonlarca insan gibi ben de Korona’nın kestiği faturaya “eyvallah” demek zorunda kaldım; istersen itiraz et neye yarayacaksa…

Bereket versin ki bu illet, benden de sıçrayıp eşim ya da kızıma bulaşmadı; onlar süreci kazasız belasız atlattılar.

Bu vesileyle öğreniyorum ki Türkiye’de, tıpkı bende olduğu gibi Korona’ya dair (koku alma kaybı hariç) hiçbir emare taşımayan ama test verdiğinde pozitif vaka çıkacak yaklaşık üç milyon insan varmış.

Sen hasta değilsin, lakin virüsü taşıyorsun ve de bilmeden de olsa başkalarına bulaştırıyorsun.

Eğer ben şuurlu olmayıp, nasılsa bir rahatsızlığım yok diyerek, hastaneye gitmeseydim, kim bilir o süreçte kaç kişi ya da kaç yüz kişiye bu illeti bulaştırmış olacaktım.

Bu sebeple keşke yerli yersiz herkese test yapılabilse…

Yani illa da bir belirti olması beklenmeksizin…

( Bazı kişilerde koku ve tat alamama çok uzun sürebiliyor; bende yalnızca üç gün koku alamama sorunu oldu.)

Malum, son günlerde test sayısı çoğaldıkça vaka sayı da artıyor.

Ve ne yazık ki yitip giden canlarımız da…

İşte tam da söylemek istediğim bu…

Uzmanlar diyor ki, ülkemizde üç milyon civarında insanımız, rahatsız olmadığı halde Korona hastası ve potansiyel virüs bulaştırıcısı…

Besbelli ki bu illet, öyle ya da böyle günün sonunda herkese bir şekilde sirayet edecek.

Kimimiz bedelini canımızla, kimimiz ağır bir hastalık süreci ile kimimiz de hafif atlatıyoruz.

Maske, mesafe, temizlik…

Bir de aşı, en önemlisi hem de…

Kimse hikaye anlatmasın, bunun dışında şimdilik yapılacak başkaca bir şey de yok…