Her gün yeni bir başlangıç… Her gün dünün küllerinden yeni bir doğuş… Umutlar, sevinçler, hayal kırıklıkları, kadere razı olmalar… Ne kadar güçlüyseniz o kadar varsınız bu hayatta. Ne biraz fazla ne biraz eksik… Hiç siz büyük balığın küçük balığa acıdığını gördünüz mü? Artık yürümeyi bırakıp koşma vakti. Hiç kimse ben yürüyerek yoluma devam edebilirim demesin çünkü bir kaplumbağa kadar ömrümüz olmayabilir işte bu yüzden acele etmeliyiz. Geride bir şeyler bırakmalıyız bir sanat eseri kadar mükemmel olmalı bıraktıklarımız, beyaz kadar temiz olmalı. Bakınca ardından şeref duymalıyız - umarım herkesin şeref kavramından anladığı şey aynıdır-
Evet, biliyorum koşarken bir sanat eseri yapmak elbette zor. Elinde sihirli bir değnek yok hiçbirimizin. Elimizdeki tek şey inandıklarımızı yapabilme azmi. Ne kadar inanmışsak o kadar şanslıyız demektir geride güzel şeyler bırakmak adına. İnanmak… Hep başarmanın yarısı deriz ya inanmaya, bence yarısından da fazlası. İnanmak… Şüphe duymadan inanmak. Şirke düşmeden inanmak.
Düşlerden uyanma vakti gelmedi mi? Harekete geçmek için neyi bekliyoruz? ‘’Güneşin batıdan doğmasını mı? Dağların, kökünden sökülüp savrulmasını mı? Denizlerin ateşlenip kaynamasını mı?’’ Yani bir kıyamete mi ihtiyacımız var uyanmak için?
Gelin bugüne her günden farklı bir başlangıç yapalım hep beraber. Yazımın başında her gün yeni bir başlangıç dedim ya hayır bugün ‘yep yeni’ bir başlangıç olsun hepimiz için. Gelin korkularımızın üzerine gidelim neleri yapabileceğimizi nelerin üstesinden gelebileceğimizi herkese gösterelim. Koşuyu birinci bitirmek için birilerinin formasını arkadan çekmeye, birilerine çelme atmaya gerek yok bırakın sizle beraber bir sürü birinci olsun. Şerefli bir hayat yaşamak herkesin hakkı.
Güzel bir gün geçirmeniz dileğiyle...