Ülkemizin kalkınma odaklı bir ekonomik modele geçmesi, yüksek katma değerli üretim ve ihracat gücünün artması için yüksek teknoloji kullanımını artırmalıyız. Bugün, şirketlerimiz ve ilgili sektörlerimizde, teknoloji kullanımına baktığımızda sadece binde 3’ünün yüksek teknolojili üretim yaptığını görüyoruz.
Geçmiş sanayi devrimleri kaçıran ülkemiz, “Küresel Rekabet”te, belki de ilk defa, rakipleriyle aynı seviyeyi yakalama şansına sahip. Dijital dönüşümü bir amaç değil, yüksek katma değer yaratmak ve kalkınma odaklı sürdürülebilir ekonomi için bir araç olarak görüyoruz.
• Sanayimizin dijital dönüşümünü gerçekleştirip,
• KOBİ’lerimizin kapasitelerini artırıp,
• yüksek teknolojiyle yüksek katma değerli üretimi yakalayıp, ekonomik refahı artırabiliriz.
İçinde bulunduğumuz yüzyılın ihtiyaçlarına eski alışkanlıklarımızla cevap vermek mümkün değil. Bugün rekabetçilik liginde yarışan ülkeler için en önemli kaldıraç dijital dönüşümdür. Yeni iş kolları, farklı yatırım alanları, inovasyon ve yaratıcılık odaklı yeni meslekler ortaya çıkacaktır. Bugün Borsa İstanbul’da işlemlerin yüzde 15’ini robotlar yapmaktadır. ABD borsasında robotların işlem hacmi yüzde 50’yi bulmaktadır. Yeni bir dünyanın şekillendiğini görmeliyiz. 20 yıl önce dijital bankacılık ile bu dönüşümü ilk başlatan sektörlerden biri finans sektörüdür. Ekonomide istediğimiz dönüşümün temelini de nitelikli eğitimle sağlamlaştırabiliriz.
Nitelikli insan kaynağına yatırım yapmazsak; teknolojik altyapıyı sağlayarak dijital dönüşümün yaratacağı faydadan yararlanamayız.
Unutmamak gerekir ki; dijital dünyanın en önemli sermayesi insandır.
Ülkemizin gerçek gündeminin, A’dan Z’ye dijital dönüşüm olması gerektiğine inanıyorum.
Dijitalleşmenin bir lüks değil, aksine bir zorunluk olduğunu unutmamalıyız.
Dünya Ekonomik Forumu tarafından her yıl yayımlanan Küresel Rekabetçilik Endeksi’ne göre ülkemiz 140 ülke arasında 61. sırada yer alıyor.
2017 yılında 58 sırada bulunuyorduk. Endeksi oluşturan 12 bileşenin 11’inde Avrupa ve Kuzey Amerika ortalamalarının gerisindeyiz. İnovasyon oranımız yüksek ancak girişimcilik ve pazara erişimde sıkıntılar yaşıyoruz.
Üretilen fikrin değere dönüştürülmesinde önemli kısıtlarla karşılaşıyoruz. Son 15 yılda ülkemiz, Ar-Ge harcamalarının Gayri Safi Milli Hasıla içindeki payını sadece binde 2 artırırken, Güney Kore yüzde 2 artırarak; 2.2’den 4.1’e çıkartıyor. Geçmişte oldukça gerilerimizde kalan ülkelerin, bugün yüksek teknolojiye dayalı katma değerli üretimleriyle arayı açmalarını izlemek yerine, formül çok basit aslında:
Yüksek teknoloji + Markalaşma + Nitelikli İnsan Kaynağı:
Yüksek Katma Değerli Üretim ve İhracat. Rekabetçi bir Türkiye için bilgi ve iletişim teknolojilerini kullanabilme kapasitemizi ve becerilerimizi geliştirmemiz önem kazanıyor. Küresel bir güç olmanın anahtarı, kendi teknolojimizi geliştirmekten geçiyor. Dijital dönüşümün lider ülkeleri, eğitim sistemi ile insan kaynağını zenginleştirenler arasında çıkacak. Teknolojiyi tüketen değil; hayal edip, araştırıp, geliştirip, üretip; ihraç eden bir ülke olmalıyız. Topluma değer katmaya, ülkemizdeki her tür yönetim ve yaşam kalitesini yükseltmeye bıkmadan, usanmadan, yorulmadan bu yolda devam eden ortak bir vizyonu paylaşmaya ihtiyacımız var. Cumhuriyetimizin kurucusu Atatürk'ün ‘Ordumuzun kazandığı zaferler ne kadar büyük olursa olsun, bunlar iktisadi zaferlerle tamamlanmadıkça eksik kalırlar’ özdeyişini her zaman hatırlamalıyız. Siyaset, dış politika ve ekonomi alanında yaşadığımı sıkıntılardan içe kapanarak değil ancak ‘değişerek’ çıkabiliriz. Kapsayıcı bir yaklaşım, ortak bir ütopya ve yeni bir hikâyeyi hep birlikte yazabiliriz.
Bütün sektörleri ve iş kollarını etkileyecek dijital dönüşümün bir yol arkadaşı olduğunu bilmemiz geekiyor.
Bu vesile ile çok yakında üretime odaklanmış sektörlerin dijital dönüşümüne katkıda bulunabilmek amacıyla TÜRKONFED ve Türkiye İş Bankası işbirliğiyle yürütülen Dijital Anadolu Projesi’ni çok yakında Erzurum’da yapmayı planladığımızı belirtmek isterim.
Hayallerimizin peşinden gitmemiz temennisiyle...