Hiç unutmuyorum, yıl 1987’nin 13 Temmuz'uydu. Gazetenin telefonu çaldı, arayan o günün bu şehirdeki en ünlü iş adamlarından birinin sekreteriydi.

"Mehmet Bey, "bugün ...bey'in basın açıklaması olacak, sizi mutlaka aramızda görmek istiyoruz" diyordu.

Koştuk gitti, öyle ya arayan önemli bir işadamıydı, besbelli ki söyleyecekleri de çok önemli olacaktı.

Canınızı sıkmak istemem, hikaye hayli uzun...

Sonucu aktarayım size... Biz o ofise gittik ve o önemli işadamını dinledik. Sonuç şuydu: O önemli işadamı, bir fakir ailenin bir yıldır ödeyemediği elektrik borcunu ödemişti!

Bugünkü parayla en fazla bin lira, bilemediniz iki bin liraydı.

O tarihten sonra bu türden açıklamalara ve haberlere hep midem bulanmıştır. Bir gecede yalnızca garsonlara bahşiş diye verdiği parayı, bir fukaranın birikmiş elektrik borcu olarak ödeyen adamlar, bana hep sahtekar ve hacıyatmaz gelmiştir.

Fakat itiraf etmeliyim ki, bendeniz bu şehrin kırk yılına tanık olan biri olarak nice adam gibi adamları da gördüm, cüsselerinden on kat büyük yürek taşıyan işadamlarına da tanık oldum...

Bu sabah Vali Okay Memiş'in kahvaltısına davetliydim.

Sağolsun Vali Bey, öyle içten, öyle samimi ve öyle yürekten konuştu ki...

Bir ara Sayın Memiş'in bir mülki amir değil de, namuslu bir gazeteci olduğunu bile düşündüm.

Mesele Büyükşehir Belediyesi Erzurumspor'a gelince Vali Memiş, her vicdan sahibi gibi bihakkı teslim etti.

Dedi ki, "Bazı işadamları kulübümüze yardım etti, fakat bir isim var ki O'nu buradan anmadan edemeyeceğim, O isim işadamı Sururi Akgün’dür. Erzurumspor'a yaptığı yardımla bize çok anlamlı bir destekte bulundu!"

Sevgili Sururi benim eski ama eskimeyen bir dostumdur. Sık olmamakla beraber telefonda görüşür, birbirimize yeni fıkralar anlatırız. Bazen de esaslı meselelere dair sohbetler ederiz. Sururi, bu sohbetlerin hiç birinde bana bile Erzurumspor'a yaptığı yardımdan söz etmedi.

Sururi, naif bir işadamıdır, yaptığı hayrın reklam malzemesi olmasını istemez.

Lakin mesele bu kadar basit değil...

Sururi Bey'ciğim, şu geçen süreçte biz öyle tosunlar, öyle öküzler, öyle davarlar, öyle danalar, öyle koyunlar gördük ve onları dinlemek zorunda kaldık ki bilemezsin...

Cebinden Erzurumspor'a bir lira evet yanlış okumadınız bir lira bile vermediği halde statta maçı şeref tribününde izleyen, yanlışlıkla gazeteciler mikrofon uzattığında da iri iri demeçler veren lavukları biliyoruz...

Sururi ne maçlara geldi, ne de şeref tribününde oturmak için nüfuz kullandı.

Sururi bu şehrin hakiki manada bir evladı ve bu şehrin hesapsız kitapsız bir seveni olduğu için her aşık gibi o da yüreğini ve parasını vererek mavi beyaz rüya için dua edip durdu.

Öbürleri şeref tribününde oturdu, Sururi para verdi, uzaktan izledi...

Vali Memiş, Sururi'nin isminin altını kalınca çizdi, eğer bunu yapmamış olsaydı bu şehrin gazetecileri olarak biz Sururi’nin Erzurumspor'a yaptığı yüklü bağıştan haberimiz olmayacaktı.

Halbuki aynı durumda olup da bu şehre bir kuruş vermediği halde bu şehrin bütün şan ve şerefini kullanan onlarca çakal, sansar ve it eniği var...

Tesadüf olmasa gerek Vali Bey de o toplantıda yalnızca üç kişiden söz etti:

Sururi Akgün

Adnan Polat

Fikret Evyap

Bazı obez tosunlara diyeceğim şudur:

Devletten ne kadar tokatlamış olursanız olun, hangi ihalelerin üstüne oturmuş olursanız olun, hangi bankaları ne kadar soymuş olursanız olun, hikaye...

Sizlerin bu şehirde hiç bir karşılığı yok...

İnanmıyorsanız devletin valisinin açıklamalarına bakın...