Önceki yıllarda HES eylemleriyle halkı küstürülen, ağlatılan Erzurum'un en şirin kazalarından Tortum ilçesine bağlı Bağbaşı Beldesi, 30 Mart yerel seçimleriyle birlikte uygulamaya giren Büyükşehir yasasıyla da beldelikten mahalleliğe dönüştürüldü. Tarım ve hayvancılığa dayalı olarak geçimini sağlayan Bağbaşı sakinleri, birer birer gurbet yolunu tutarken, geride kalanların tek umudu da 976-1001 yılları arasında Bagratlı kral III. Davit tarafından yaptırıldığı bilinen Meryem Ana Manastırı. Gürcü kral tarafından yaptırılan Manastır bakımsızlık yüzünden adeta dökülüyor. Beldeye adını veren Hahuli manastırı heybetiyle, görenleri kendisine hayran bırakırken, özellikle yaz aylarında da azımsanmayacak seviyede yerli ve yabancı ziyaretçinin akınına uğruyor. Elden geçirilmesi halinde hem yöre de hem de Erzurum turizminde lokomotif rol üstlenecek boyutta.
Günümüzde cami olarak kullanılan Hz. İsa'nın Annesi Meryem Ana'nın adını taşıyan kilise, halk arasındaki adıyla Taş cami, bakımsızlık yüzünden her geçen gün eriyor. Sapasağlam ayakta duran binanın arka kısmında yer alan avlular ilgisizlik yüzünden her geçen yıl biraz daha fazla göçerken, halen daha gizemini koruyan kilometrelerce uzunlukta olduğu rivayet edilen süt tünelleri de neredeyse kapanmış durumda. Bağbaşı sakinlerinin anlattıklarına göre, Taş caminin ilginç hikayeleri var. Özellikle bir tanesi çok meşhurdur. ''Dere kenarında bulaşık yıkayan kadın, bir anda büyük bir gürültü duyar. Bir de dönerki koskoca kilisenin çatısı yanındadır. Elindeki tavayı çevirerek çatısına takar. Manastır yerine oturur ve böylece Meryem Ana kilisesi cami olarak kullanılmaya başlar''. En çok anlatılan hikaye budur. Meryem Ana kilisesi, gizemli odaları, ürkütücü iç yapısıyla zamana direnmektedir. Bağbaşı beldesinin Taşmescit mahallesinde tüm ihtişamıyla ziyaretçilerini bekleyen Taş camide yer yer göçmeler başgösterirken, acilen önlem alınmaması halinde de Uzundere İlçesinde Çamlıyamaç köyünde adaşı bulunan ve neredeyse tamamı yıkılan Öşvank kilisesiyle aynı kaderi yaşayacak. ''Gelecek turizmde'' diyorsak, artık turizme adam akıllı kaynaklar ayırmalı, insanların tek umudu olan değerlere sahip çıkmamız gerekiyor. Aksi halde, Büyükşehir yasasıyla iyice sahipsizlenen yerlerde artık nöbet tutacak kimse kalmayacak..! İş işten geçmeden harekete geçmek gerekiyor. Yarın çok geç olmadan... Unutmayın..! Son pişmanlık fayda etmez..!
Günümüzde cami olarak kullanılan Hz. İsa'nın Annesi Meryem Ana'nın adını taşıyan kilise, halk arasındaki adıyla Taş cami, bakımsızlık yüzünden her geçen gün eriyor. Sapasağlam ayakta duran binanın arka kısmında yer alan avlular ilgisizlik yüzünden her geçen yıl biraz daha fazla göçerken, halen daha gizemini koruyan kilometrelerce uzunlukta olduğu rivayet edilen süt tünelleri de neredeyse kapanmış durumda. Bağbaşı sakinlerinin anlattıklarına göre, Taş caminin ilginç hikayeleri var. Özellikle bir tanesi çok meşhurdur. ''Dere kenarında bulaşık yıkayan kadın, bir anda büyük bir gürültü duyar. Bir de dönerki koskoca kilisenin çatısı yanındadır. Elindeki tavayı çevirerek çatısına takar. Manastır yerine oturur ve böylece Meryem Ana kilisesi cami olarak kullanılmaya başlar''. En çok anlatılan hikaye budur. Meryem Ana kilisesi, gizemli odaları, ürkütücü iç yapısıyla zamana direnmektedir. Bağbaşı beldesinin Taşmescit mahallesinde tüm ihtişamıyla ziyaretçilerini bekleyen Taş camide yer yer göçmeler başgösterirken, acilen önlem alınmaması halinde de Uzundere İlçesinde Çamlıyamaç köyünde adaşı bulunan ve neredeyse tamamı yıkılan Öşvank kilisesiyle aynı kaderi yaşayacak. ''Gelecek turizmde'' diyorsak, artık turizme adam akıllı kaynaklar ayırmalı, insanların tek umudu olan değerlere sahip çıkmamız gerekiyor. Aksi halde, Büyükşehir yasasıyla iyice sahipsizlenen yerlerde artık nöbet tutacak kimse kalmayacak..! İş işten geçmeden harekete geçmek gerekiyor. Yarın çok geç olmadan... Unutmayın..! Son pişmanlık fayda etmez..!