Tam iki buçuk sene,
Ve üç “9 Kasım Ecdada Saygı Yürüyüşü”nde şehrinin önünde yürüdü Bilge Vali…
Erzurum’un unutulmaz valileri arasına giren Sayın Ahmet Altıparmak…
 
Sayın Valimiz tam da Erzurum’a atanmadan bir hafta evvel (23 Mayıs 2013)  “Erzurum Romantizmi” başlığıyla bir yazı kaleme almış, şehrin hastalıklarından dem vurmuştum. Demiştim ki o yazıda:
 
Şehrin hâlâ romantik dönemden kalan cümlelerle kendini ifade etmesi, bir insanın ergenlik dönemini hatırlatıyor bana. Duygusal ve coşkun? Sadece bu kadar? Romantizmin prangalarından kurtulamayan şehirde:
Olaylara duygusal bakılır. Soyut dünya ön plandadır. Hamaset her zaman geçer akçedir. En iyi kural kuralsızlıktır. İnsanlar ve olaylar iyi kötü, güzel çirkin gibi karşıtlıklarla ifade edilir, ortası yoktur. Aşırı yüceltme ve aşırı küçümseme vardır. Üretimden ziyade tüketim toplumu göze çarpar. Gözlem, analiz ve sorgulama gücü noksandır. İtaat ve efsane kültürü çok yoğundur. Kendisini dünyanın merkezi zanneder.”
 
2013 Ramazan’ı bitmiş, Bilge Vali basın mensuplarıyla kahvaltıda bir araya gelmişti. O ilk toplantısında Sayın Valimizin konuşmasından önümdeki not kâğıdına aldığım birkaç kelime, hem şehre dair zihinsel sancılarımla mütenasipti, hem de şehirde “Erzurum romantizmi”nin ötesinde işler olacağının müjdecisiydi sanki:
 
“Az, çoktur!”
“Sadelik asalettir!”
"Şehirde üst kültür oluşturulması lâzım."
"Ortak aklı (kolektif ruh) kullanmak lâzım."
"Değerler eğitimine önem vermeliyiz."
"Özsaygımız olmalı."
"Geçmişle avunup geleceği hesap etmekten ziyade herkesin işini en iyi yapmaya odaklanması gerekir."
                                                                                   
Vali Bey’i dinledikçe bilgi ile donanmış değer ve erdemlerin, sadece teoriyle değil teori-pratik bütünlüğü içinde mutluluk getirdiği hakikati yankılanıyordu zihnimde. Bizi ahlâkın eşiğine götürecek olan de elbette ki bilgi, değer ve erdem üçlüsüydü.
 
Vali beyle her görüşmemde ve sohbette çok şey öğrendim ve anladım ki halkın önündeki bir idareci ancak bilgi ile halkı elinde tutar. Bilgili ve akıllı idarecilerin elbette ki halkın ve Hakk’ın nazarında makamı yüksek olacaktır.
 
Kutadgu Bilig’de vurgulandığı gibi “Bir kimsenin adı bey, tabiatı avamınki gibi olursa, o halk arasında avamdan daha aşağı görülür.” hakikatinin tecellisi nice yönetici, idareci gördük biz. Gördüklerimiz ve yaşadıklarımızın umutsuzluğu yüreğimden dağılıyordu, hafakanım diniyordu Bilge Valimiz Sayın Ahmet Altıparmak’la her görüşmemde…
 
Bilge Valimiz Sayın Ahmet Altıparmak’ın zihinsel yapımıza dair ezber bozan yönetim anlayışından ve somut örneklerinden hangi birini sayayım:
 
Yıllarca dillendirdiğimiz ve unutulmuş 9 Kasım Aziziye Direnişi’ni bir platform kurarak “Ecdada Saygı Yürüyüşü” etkinliğiyle şehre kazandırdığı gelenekle hatırlatan; bilvesile şehri, tabyaları önce şehrin halkına, sonra tüm Türkiye’ye tanıtma gayreti valimizin adını Erzurum tarihine altın harflerle yazdırmıştır. Bu yürüyüşün birçok sosyopolitik ve kültürel faydalarını buradan yazmakla bitiremeyiz. Daha evvel yürüyüşün sosyolojik analizini yapmıştık. Orta dereceli okullara tabyalarda verilen ilk ders, şehit ve gazi ailelerine tabyalarda düzenlenen iftar programları, sevgili Çetin Bayram’a şehrimizdeki 21 tabyanın yeni nesillere tanıtılması için yaptırdığı proje…
 
Erzurum’un bölgenin merkez şehri olduğu fikri ve vurgusunu yetkili ve ilgililere, kamuoyuna özümsetmesi…
 
Değerler eğitimi kapsamında 19 Haziran 2014’te öncü olup birçok paydaşla gerçekleştirdiği “İnsanî Değerlerin Yeniden İnşası” konulu uluslararası sempozyum…
 
Üst kimlik ve değerler eğitimi kapsamında okullarda kitap ve söyleşi geleneğini başlatması, hatta okullara bizzat önerdiği kitap listeleri, öğrencilerin şehrin türkülerini ezberlemesi,
 
Bilgi ve görgüsünün artması için  “Öğretmenler Avrupa’ya Uçuyor” adlı projeyle şehrimizin öğretmenlerinin Avrupa’ya gönderilmesi.
 
Şehrin kurumlarıyla (TRT, İl Özel İdare, SGK, Tapu Kadastro…) okulları kardeş yaparak okulların bakım ve ihtiyaçlarının kardeş kurumca giderilmesi…
 
Erzurum’un tanıtım çalışmalarında kullanılmak üzere logo yapılması, promosyon ürünler ve yayınlar… Belediye hizmeti olsa dahi “Yüksek İrtifa Kamp Merkezi”nin tanıtımı için turizm dergilerine haber yaptırılması, otel ve turizm temsilcilerini şehre davet edip toplantılar yapılması ve yayınlar çıkarılması…
 
“Mahallebaşı ve Çevresi Bütüncül Gelişme Stratejisi ve Eylem Planı” çalışmasıyla Mahallebaşı’yla ilgili ilk defa sözden öte somut çalışma yapılması…
 
ŞEHİRDER’le birlikte ülkenin önemli entelektüellerini Erzurum’a getirtip sohbet programları düzenlenmesi ve bu programların diğer STK’lere örnek olması…
 
Güneş enerjisi fikrini ilk defa Erzurum gündemine sokması, bu konuda birçok toplantı yapması ve bu konuda Erzurum’un ayrıcalıklı ve avantajlı bir coğrafya olduğunu fark ettirmesi…
 
Şehrin öncelikleri, sorunları ve çözümlerinin tespiti için yapılan ortak akıl toplantıları, kurumlar arası koordinasyon çalışmaları…
 
Erzurum tarihinin en büyük kitap fuarı için öncü olup çevre illerin valilerini, rektörlerini ve öğrencilerini bu sayede Erzurum’a davet etmesi…
 
Tüm ilçelerde muhtarlar, STK temsilcileri ve kaymakamları bir araya getirerek sorunların tartışılıp çözüme kavuşması için düzenlenen toplantılar.
 
O zaman İl Özel İdaresi Genel Sekreteri olan Sayın Selami Altunok’un şehrimize kazandırdığı o güzel “İl Genel Meclis Binası”na Erzurum Valiliği’ni taşıyarak şehrin temsil mekânı ve makamına prestij kazandırması…
 
Şehri ormanlaştırırken ağaç çeşitliliğine önem verilmesi gibi özgün fikrinden Uzundere’de kurulan Çin seracılığına, her ilçeye “Z Kütüphane” ve daha neler neler… Saymakla bitmez.
 
Yedisinden yetmişine kapısının her daim herkese ardına kadar açık olması, insanı sevmesi ve önemsemesi valimizin en önemli yanlarıydı. Sosyal medyayı şehrin tanıtımında ve halkla buluşmada önemli bir enstrüman olarak kullandı Sayın valimiz.
 
Erzurum’a kazandırdıklarınız için Erzurum adına teşekkürler Sayın Valimiz…
Yüzünüz ve gönlünüz her daim şen olsun, gülşen olsun…