Paralelci İhanet Çetesi’nin (PİÇ) devletin her kademesinde nasıl paralel bir yapı oluşturduğunu, devlette elde ettiği erkle ticaret hayatını da nasıl ele geçirdiğini tahlil ettiğimizde PİÇ’i hedefine ulaştıran şeyin öyle alengirli yollar değil, disiplinli bir eğitim modeli olduğu ortaya çıkıyor.
 
Bu eğitim modelini kuvvetlendiren, kesinlikle arkasında uluslararası aklın ve strateji merkezlerinin olduğu profesyonel algı yönetimi ve kanunlardan doğan boşluktan da istifade ederek dünya çapında oluşturduğu duygu, düşünce, inanç, para ve kadro hırsızlıklarıdır.
 
 “Hırsızlar Tanrısı” olarak da bilinen ve Hindistan’da Kırmızı Kule’yi, Taç Mahali ve Parlamento Binası’nı satan Hindistanlı Natwarlal’ı, yakalandıktan sonra FBI’ya çalışan 5 kimlikli ABD’li Frank William Abagnale’e ve 1730 yılında arkadaşlarıyla birlikte saygı ve sevgiye dayanan bir ortaklık kurarak, yollarda gereken asgari güvenlik önlemlerinin İngiliz Hükümeti tarafından alınmadığını göstermek için çalışmaya başlayan, tarihin en büyük “at hırsızı” Dick Turpin’e rahmet okutacak türdendir dünyanın en büyük uluslararası hırsızlık şebekesi PİÇ.
 
Düşünsenize adeta bir devleti çalıyor… FETÖ, denince akla meczup F.Gülen geliyor ki bu kadar zekâ meczupta olamaz. O nedenle devlet içinde hırsız (paralel) bir yapılanma kurabilen yapıya, uluslararası mensubiyeti de belirsiz olduğu için kısaltması da fevkalâde uyan PİÇ demek daha doğru geliyor bana.
 
Evet, bu kalkışma PİÇ’in kadrolaşması gösterdi ki kaht-ı ricali iliklerimize kadar hissettiğimiz bu dönemde nitelikli okullara, nitelikli öğrencilere ihtiyacımız var. Kulağa hoş gelen o “fırsat eşitliği” kavramına nitelikli çocukları feda etmemeliyiz.
 
Herkese eğitimde fırsat eşitliği vermek devletin boynunun borcu; ama ülkemizin zeki, çalışkan ve üreten öğrencileri fark edip her şehirde bunları bir araya toplayacak marka okullara ihtiyacı olduğu unutulmamalıdır. Üzerinde hiçbir cemaatin, grubun gölgesinin düşmeyeceği milli duyuş ve duruş üzre eğitim verecek okullara…
 
PİÇ’ten boşalan kadrolara göz dikip ağzının suyu akan çoğu fırsatçı, demokrasi nöbetlerinde selfie üzerine selfie çekilmeyi ihmal etmediler. İktidarı elinde bulunduran AK Parti, il teşkilatlarını henüz sorgulamadı. Her türlü ayak oyunlarının yaşandığı siyasete eğitimli, ülkeyi ve dünyayı çok iyi tanıyan ve okuyan, dertli dava adamlarının izzetlerinden dolayı yaklaşamadığı muhakkak.
 
Ülke meselelerine duyarlı olmak ve çözüm üretmekten ziyade kişisel ikbalin, hırsın ve rekabetin biçimlendirdiği bu yapılanma henüz sorgulanamadı. Türkiye zihinsel devrim yaşarken, var olma mücadelesi verirken siyasetin ve iktidarın, tek kaygısı ekonomik ve seküler saadet olan insanlara sırtını vermeye devam etmesi ilerisi için felaket olacaktır. Yaşananlardan ders çıkarmalı artık.
 
Eğitim şart…
Ancak bürokratımız, askerimiz, polisimiz yabancı dil eğitimi, meslekte ihtisas adı altında CIA’in kucağına atılmamalı. Görüyoruz ki buralarda eğitim alanların çoğu, ülkelerine mensubiyetleri zayıfladığı gibi adeta CIA ajanı gibi ABD ve İngiliz menfaatlerine hizmet etmektedirler.
 
Askeri liselerin kapatılması ülkemizde ABD’ye vurulmuş en büyük darbedir. 15 Temmuz darbe kalkışmasından bir hafta sonra sosyal medya hesabımdan yazdığım cümleyi buradan paylaşmak istiyorum:
Türk askeri ve polisi İngilizce öğrenimi için İngiltere ve ABD dışında bir ülkeye (mesela Avustralya'ya) gönderilebilir. Bizimkilere oralarda dilin yanında maalesef ABD ve İngiliz kibri aşılanıyor.”
Eğitim şart…
Milli ve manevi ruhla işlenmiş bilimsel ve çağdaş eğitim…
15 Temmuz sonrası meclisin aldığı kararla Askeri Liseler kapatıldı. Konuyu yanlış anlayanlar için hatırlatmakta fayda var: Harp Akademileri kapanmadı. Artık Harp Akademileri’ne her türlü liseden öğrenci girebilecek. Anlamı şu, ortaokul sonrası ergenliğini, duygu ve düşüncesini, kimliğini tam bulamamış gençler lise süresince yaş bir ağaç gibi istenildiği gibi eğilip bükülebilirken, arzulanan şekle sokulabilirken liseden üniversiteye geçiş yaşındaki gençlerin karakterleri daha oturmuş olduğu için art niyetli misyon programları bu gençlere fazla işlemez. Gencin tıp, hukuk, öğretmenlik, mühendislik gibi liseden sonra askeri eğitim alması en doğrusu…
 
Eğitim şart…
Nitelikli öğretmen yetiştirmekle başlamalıyız belki de…
Öğretmen Akademileri açılmalı; Polis Akademisi, Harp Akademisi gibi…
Hiçbir cemaat, tarikat, ideolojik örgüt ve oluşumun tesirinde kalmadan…
 
Ve bir de;
OHAL’de, boşalan eğitim kadroları restore edilen her kademesinde özel öğretim kurumlarında her türlü tecrübeyi yaşamış nitelikli öğretmen ve idarecilerden kesinlikle yararlanılmalıdır.
 
Netice-i kelâm; FETÖ’nün lideri, PİÇ’in önde gideni uluslararası şer odaklarının helvadan yaptığı bir puttur. Acıktıklarında yiyebilecekleri tanrı… Hırsızlar Tanrısı… Devleti devletten çalmaya kalkışan…