Aksini söyleyen de yok zaten…

Türkiye artık büsbütün seçim sath-ı mailine girdi.

Görünen o ki bayramdan sonra siyasette sular daha da ısınacak…

Millet İttifakı’nın (her ne kadar içten içe homurtular yükselip masa çatırdamaya başladıysa da ) meydanlarda sesi daha gür çıkacak…

Çünkü kendilerince iktidara çakacak malzeme bol nasılsa…

Her şeyden önce “yandık, yıkıldık, öldük” sloganı alıcı buluyor şu sıralar…

Allah aşkınıza hangi ülke vardır ki, iktidara talip olan muhalefet karanlığı rehber edinip bu sayede işbaşına gelmeyi ilke kılmış olsun kendisine…

Kaderin garip cilvesi mi dersiniz yoksa şaşkın ördek suya kıçtan dalarmış mı dersiniz bilemem…

Türkiye’de iktidarı seçim yoluyla değiştirmeyi hedefleyen birbirine benzemezler masası, ışığı açıp “siz iktidara geldiğimizde neler yapacaksınız” sorusuna cevap aramak yerine, kendilerini karanlığa hapsederek kör kuyularda yol arıyor.

Bu irade ne akla ne siyaset bilimine ne de toplum mühendisliğine tekabül etmiyor.

Mümkün ki bu siyaset etme biçimi, geçici bir müddet, müzmin muhalifleri ve iflah olmaz septikleri heyecanlandırabilir…

Lakin uzun vadede, sonuca tesir edecek bir çıkış değil…

Bu ülkenin sağduyu sahibi milyonlarca vatandaşı, Cumhur İttifakı’na evvelemirde de AK Parti’ye kırgın hatta kızgın da olsa, aklını duygularının esiri yapmaz.

Çok merak ediyorsanız açın yakın tarihe ve geçmiş seçimlerin neticelerine bakın…

Amerika ve Avrupa’daki Ermeni diasporasının katmerlisi bu ülkede aktif siyaset yapıyor, ticaret ve kültürel faaliyette bulunuyor.

Attila İlhan demişti ki, “Türkiye’de önemli bir iş yapmaya karar verdiğinizde muhakkak yüzde beş hain kontenjanını hesaba katın.”

Attila İlhan yaşasaydı ve bu Ermeni komitacılarını ve terör örgütü muhibbilerini görseydi, acaba kontenjan oranını yüzde beşten on hatta on beşlere çıkarır mıydı?

İhanet de hainler de hep vardı…

Fakat sanmıyorum ki tarihte, şu beş on yılda şahit olduğumuz kadar büyük ve sinsi bir ihanet olmuş olsun…

Bakar mısınız lütfen…

CHP ve İYİ Parti başta olmak üzere, masanın tüm sakinleri bir olmuş, “Tayyip’in gitmesi için şeytanla da bir çuvala gireriz Ermeni diasporasının dümen suyuna da gireriz gerekirse (FETÖ örneğinde olduğu gibi) terör örgütleriyle de iş tutarız” diyor!

Vay anasını be…

Bu ne Tayyip düşmanlığıdır ki böyle, icabında ülkenin cayır cayır yanmasına bile dünden razılar…

Hadi CHP’yi anlıyoruz, o zaten kararını verdi:

”Ben” diyor. “Karanlıkta çare arıyorum.”

Peki diğerleri bilmiyor mu ki bu yol, yol değildir.

Ekonomik şartlar ne yazık ki yediden yetmişe herkesi un ufak edip milletin üzerinden bir silindir gibi geçiyor ya…

Muhalefet işte bu fotoğrafa bakarak iktidar yolunun kendileri için açıldığına inanıyor.

Olabilir; “asla böyle bir şeye imkan yok” filan demiyorum da…

Hiç mi hiç kolay olmadığını, günün sonunda sağduyu sahibi bu milletin geçici bir kızgınlık ve kırgınlık uğruna yarınlarını maceraya atmayacağına bütün kalbimle inanıyorum.

Bu sebepledir ki o masa, hangi şer odaklarıyla iş tutarsa tutsun mahut bir kesimin dışında kimse için ümit ve gelecek olamaz.

Bugün soykırım yalanına teşne olup hatta alenen arka çıkanlar yarın hasbelkader iktidar olursa, şimdilerde hapiste olan bir terörist siyasetçinin dediği gibi “Türkiye’nin Doğusu zaten Ermenilerindir” tezini kuvveden fiile mi geçirecek?

Muhalefet bazen ateşle oynuyor ve gün be gün de bu oyundan keyif alarak oyuna yeni renkler katıyor.

Yanılıyor, hata üstüne hata yapıyor.

Çünkü tarihi tecrübeyle sabittir ki, ateşle oynayanlar istisna hariç hep kendilerini ve yoldaşlarını yakmıştır.

Biliyorum; muhalefet hoş bize kulak verecek değil de…

Yine de uyarmak istedik: Bu rehberle menzile varamazsınız…