Erzurum Havuzbaşı Meydanı’nda kurulan devasa çadırda 24 Nisan-3 Mayıs tarihleri arasında Büyükşehir Belediyesi tarafından  “Siyer Temalı Kitap Günleri” düzenlendi. Bilhassa büyükşehir belediyesi ve Diyanet Vakfı yayınları stantlarında dünden bugün tün İslâm coğrafyasında yazılmış önemli siyer kitapları sergilendi. Ben de bu stantlardan Erzurumlu Mustafa Darîr Efendi’nin yazmış olduğu iki ciltlik “ilk Türkçe siyer kitabı”nı satın aldım. Meraklısına söyleyeyim, Kadı Darîr’in eseri “Siyer-i Nebî” Başucu Kitapları’ndan çıkmış.
 
Fırsat buldukça etkinliği ilk gününden itibaren takip etmeye gayret ettim. Gözlemlerimi siz kıymetli okurlarımla paylaşmak isterim. Peşinen şunu ifade edeyim ki bizim gibi yazan, çizen, okuyanlar için tam bir şölendi kitap günleri. Ruhumuzu onaracak bir fırsat daha yakalamıştık, kırk yamalı bohçamıza yeni yamalar bulma hevesiyle stantları günde birkaç kez turladık. Her biri apayrı bir dünya olan kitapların arasında... Öyle ki yaklaşık bir senedir cebimde olan akıllı telefonumun adım ölçer programı ilk defa ve her gün, gün bitiminde hedefe ulaştığımı bildirip beni tebrik ediyordu. Bilenler bilir, hedef 10 bin adımdır.
 
Kitap Günleri’nde insanlar birbirlerine dokundular, uzun süredir birbirini görmeyenler, birbirinden haberdar olmayanlar birbirlerini gördüler, sosyal medyada arkadaş olup hakikatte hiç karşılaşmamış insanlar birbirleriyle yeniden tanıştılar. Kitap Günleri’nin en güzel taraflarından biri sosyalleşme mekânı özelliği olmasıydı.
 
Okurlar yazarlarla buluştu: İsmail Kara, İhsan Süreyya Sırma, İsmail Kılıçarslan, Hayati İnanç, Metin Karabaşoğlu, Hasan Ali Toptaş, Ahmet Turgut, Ahmet Taşağıl, Ali Haydar Haksal, Mehmet Talu gibi kıymetli isimlerle okurlar kitap stantlarında birebir sohbet etme imkânı buldular. Konferanslarını dinlediler, kitaplarını imzalattılar.
 
Aşkı ve kutsal birçok şeyi pazarlayan ve kitapları satış rekorları kıran bir iki yazar da geldi Erzurum’a… Lâkin insanın sireti suretine hiç mi yansımaz?  Adamın kaleminde aşk, bir lokma bir hırkanın her biçimi var, kendisinin kıyafeti, aksesuarları, kıyafette seçtikleri renk yazdıklarıyla ne kadar tezat. Din ve aşk tüccarı yazarlar maalesef “yağmur” gibi para kazanıyorlar. Bilhassa hanımefendi okurları çok oluyor.  ŞEHİRDER’le ortak stant açan Tiyo Yayınları’ndan kitapları çıkan ülkemizin nadir beyinlerinden, az ama elit bir okuru olan İsmet Özel’in kitaplarının adına AŞK kelimesini yerleştirseydik, acaba daha çok satar mıydı diye muzipçe düşünmeden edemedik. Hanımefendiler bizim standa daha çok ilgi gösterirler miydi?
 
Meselâ “Üç Zor Mesele” yerine “Üç  Zor Aşk”, “İstiklâl Takvimi” yerine “Aşk Takvimi”, “Ve’l Asr” yerine “Ve’l Aşk”, “Kalın Türk” yerine “Kalın Aşk”, “Tahrir Vazifeleri” yerine “Aşk Vazifeleri”, “Waldo Sen Neden Burada Değilsin” Yerine “Aşk Sen Neden Burada Değilsin”, “İrtica Elden Gidiyor” yerine “ Aşk Elden Gidiyor”, “Şiir Okuma Kılavuzu” yerine “Aşk Okuma Kılavuzu” gibi… Aşkın sakız haline talipli gençler, hanımefendiler fikir sancısı çekmek yerine aşk masalları dinlemekten hoşlanan yeni nesil ne yapsın İsmet Özel’i, kişinin huzurunu kaçıran entelektüel ıstırabı…  İsmet Özel’in dergisi “Çelimli Çalım”ın adı “Aşkın Çelimi Çalımı” olaydı kuşkusuz daha çok satardı; ama aşkın sakız haline tutulmuşlara… İçselleştirmeyip çiğne, tükür at sevdalılarına…
 
Kitap Günleri etkinliği çerçevesinde ünlü hafızlardan Kuran tilaveti, ilahi dinletileri, şiir geceleri düzenlendi.  Bilhassa Uluslararası Öğrenciler Akademisi öğrencileri birbirinden güzel şiirler okudular Rusya, Gürcistan, Afganistan, Suriye, Tacikistan, Ukrayna, Azerbaycan ve Kazakistan’dan Erzurum’a yüksek öğrenim için gelen öğrenciler hem kendi dillerinde hem Türkiye Türkçesinde şiirler okudular. TYB Erzurum Şubesi’nin “Naat” konulu şiir şölenine Bahattin Karakoç, Nurullah Genç, Şeref Akbaba, Ahmet Efe, Yasin Mortaş, Rıdvan Canım, Recep Garip, Eyyüp Azlal, Yaşar Bayar, Ömer Ekinci, Reşat Coşkun, Harun Kazan, Mehmet Yaşar Genç ve Murat Ertaş peygamberimiz için yazmış oldukları şiirleri okudular. Her iki şiir şölenine de yağmur eşlik etti, hava soğuktu; lâkin yürekler sıcak.
Güzel bir etkinlikten iyi olan işler: Çadırın ışıklandırması iyiydi, kitap fiyatları ve indirimler çok iyiydi, çadırdakilerin yemek ihtiyacını karşılayan İHH hayır kermesi iyiydi, çay servisi iyiydi, Çadırdaki insanlararası iletişim ve sosyalleşme iyiydi, yazar okur buluşmaları iyiydi, kitabevlerinden kira alınmaması ve kitabevlerine bedava internet hizmeti verilmesi çok çok iyiydi. Güzel Sanatlar Lisesi ve Horasan İHL’nin açtıkları resim sergileri iyiydi, Erzurumlu gençlerin kurduğu Lakin Yayınları’nın standı ve kitapları iyiydi, şehrin entelektüel buluşmalarının adresi olan ŞEHİRDER standı çok iyiydi, bu stantta canla başla çalışan edebiyat fakültesi öğrencileri Muhammed ile Ali Rıza çok iyiydi, Etkinliğin tüm sıkıntılarını omuzlayan Ergün Ergin, Mustafa Uğurlu, Selim Yapıcı ve Vedat Eğilmez iyiydi. Entelektüel kişiliğiyle halkın sevgisini kazanan sayın valimiz Ahmet Altıparmak’ın bir iki defa kitap çadırını ziyaret etmesi, hemen her kitap standında kitapçılarla ve kitapseverlerle sohbet etmesi ve kitap alması çok iyiydi.
 
Erzurum Kitap Günleri'nin son gününde İnşirah Sahaf ve Birlik Sahaf'ın ortaklaşa düzenlediği ve Selim Yapıcı kardeşimizin münadiliğini başarıyla üstlendiği "Kitap Mezatı", kitap şölenine ayrı bir renk kattı. Mezatın efendileri ise Salkım Söğüt Kitabevi’nden Turhan Kolcu ile Reşat Coşkun arkadaşımız oldu. Ben de bu mezattan 1972 baskı Doğan Kardeş Yayınları’ndan “Kerem ile Aslı” isimli cep kitabı aldım. Bilmeyenler için mezatın, bir tür açık artırma olduğunu ifade edeyim… Mezata katılan dostların ortak görüşü, mezatın en değerli kitabının bende kaldığıydı.
 
Sadece Erzurumlu kitabevlerinin katıldığı kitap günlerini asla TÜMSİAD ve Erzurum Valiliği’nin ortaklaşa düzenlediği geçen sene Yakutiye Kent Meydanı’nda yapılan Uluslararası Kitap Fuarı’yla karşılaştırmam. Geçen seneki “marka” olabilecek bir fuardı. Erzurumlu kitabevlerinin yanında ulusal yayınevleri bizzat katılmıştı. Hem de her görüş ve ideolojiden. Büyükşehir olmanın gereğiydi. Çevre illerin valileri, rektörleri, öğrencileri katılmıştı. Balkanlardan, Azerbaycan’dan yazarlar gelmişti. İnşallah marka olacak büyük kitap fuarımız sonbaharda açılacak…
 
Bu kadar güzellikten sonra bahsetmek istemem ama tarihe not düşme bağlamında bir iki olumsuzluktan bahsetmekte fayda görüyorum: Birincisi çadır çok soğuktu ve ısıtma problemi halledilemedi. İkincisi kitap stantlarını gezenler yan taraftaki sahne seslerinden çok rahatsız oldular. Konser, sohbet vb etkinlikler nerede yapılabilirdi, bilemiyorum; lakin ses ayarlamaları, cızırtılar ve sahnede iyi söylemeyi bağırmak sananlar yüzünden çadırı erken terk edenlere şahit oldum. Kitap Günleri’nin şehre ve ilçelere duyurusu hiç de iyi yapılamamıştı. Çadırın hemen önünde AK Parti dokümanları dağıtan büfe etkinliğe siyasi gölge düşürdü. Bu durum farklı siyasi görüşteki insanların tepkisini çekti ve kitap günlerine gelmediler. Ayrıca AK Parti büfesinde çalınan müziklerin ses düzeyi çadırdaki herkesi çok rahatsız etti. Kanaatimce AK Parti’ye sempati değil antipadi kazandırdı. Bu siyasilerin danışmanları “orta mektep terk” olmalı galiba… Ölçülü ve saygıdeğer olmayı beceremiyoruz Müslüman! İlla bir yerde şark kurnazlığı yapacağız. Bir çuval inciri berbat etmede üstümüze yok, yazık.
 
Yine yetkililerin yüzüne mavi boncuk dağıtıp etkinliği yerden yere vuran fesatlar dolaştı durdu aramızda. Kermes ile konferans salonunun iç içe olması çok yanlıştı. Yazar sahnede peygamberimizden bahsediyor. Herkesin sevgili peygamberimize salât ve selam getireceği ortamda, çatal kaşık ve hanımefendilerden satıcı sesleri… Yanlıştı… Çadırın hemen kenarındaki WC’de sabun olmaması kabul edilebilir değil. Bu ne yaman çelişki ey Müslüman! Ulusal veya uluslararası olmasa da yayınevi olarak TDK, Türk Tarih Kurumu ve Atatürk Araştırmalar Merkezi’nin eksikliği hissedildi.
 
Velhasılıkelam;
Eksiksiz ve hatasız etkinlik olmaz. Nerede hareket orada bereket… 10 günlük bir çadır Erzurum’a her açıdan bereket getirdi. Keşke hiç bitmeyeydi. Emeği geçen herkesi tebrik ediyorum.