İnsanoğlunun dünyaya gelmesiyle başlayan hayatta kalma savaşı devam ediyor. Kıyamete kadar da devam edecek. Var olmanın ve neslin devamı için evlilik müessesi önemini ve varlığını koruyacaktır.

Allah kâinatta yarattığı her varlığı çift yarattı. Madde-anti madde, elektron-pozitron, kadın erkek gibi. Bu farklılık hayatın devamını sağlamakta ve hayat sürüp girmektedir. Evlilik olayı da bu işleyişin bir sonucu veya devamıdır.

Evlilikler kültürlere, coğrafyalara, inançlara göre değişik biçim alsa bile varlığını sürdürmektedir. Bu kaçınılmaz gerçektir. Fıtri bir özelliktir. Evlilikler meşru veya gayri meşru hal alabilir. Evlilik; hukuki bir anlayışla şekillenmiş, çerçevesi inançla belirlenmiş ve çizilmiştir. Ülkemizde 18 yaşını tamamlamış, akil-baliğ olmuş her erkek ve kız evlenerek yuva kurma hakkına sahiptir.

Meşru bir evlilik toplumun ruhen, vicdanen ve ahlaken kabul ettiği biçimdir. Esası şahitler huzurunda, ana ve babanın riyasetinde ve hukukun gösterdiği biçimde aleniyet kesbetmesidir.

Ailenin temeli ana, baba ve çocuklardan kurulmuştur. Toplum bu temel üzerinde inşa edilmiş, gelişmiş ve serpilmiştir. Ancak son yıllarda evliliklerde ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Bu sorunlar;

1- Köylü gençler evlenemiyor. Kimse kızını köydeki gence vermek istemiyor. Köylü kızını köydeki delikanlıya vermiyor. Böylece köylerde ciddi bir evlenememe sorunuyla karşı karşıyayız.

2- Ekonomik sorunlar. Gençler işsiz, güçsüz, baba eline bakıyor ve çalışacağı iş bulamıyor. Sosyo-pisikolojik dünyada meydana gelen değişmeler sonucu gençler hep masa başı iş istiyor bu olmayınca kaderine küsüp evlenemiyor veya evlenmiyor.

3- Söz gelimi iş buldu ve asgari ücretten işe başladı. Birincisi iş güvencesi yok. Patron istediği anda genci kapıya koyabilir. Bu olumsuz düşünce evlenmelerin önündeki engellerden biri haline geldiği gibi ev kiralarının özellikle şehirlerde astronomik büyüklüğe ulaşmış olması evlenecek gençleri ürkütüyor, korkutuyor ve vaz geçiriyor.

4- Bir evliliğin bugünkü şartlarda asgari beş yüz bin liranın üstünde olması genci kara kara düşündürüyor. Bu kadar parayı nereden? Nasıl bulacak.. Bu ekonomik şartlar evliliklerin önündeki en büyük engel olarak duruyor.

5- Son yıllarda sayıları hızla artan boşanma olayları, kulaktan kulağa ulaşan fısıltı bilgileri gençleri evlilikten soğutuyor, korkutuyor. Genç bende evlenirsem yarın ayrılmaya, boşanmaya kalkarsam bütün dünyam alt üst olacak. O halde ne yapmam lazım… Evlikten vazgeçmek en iyisi deyip evlilikten uzak duruyorlar.

6- Kız tarafı ve erkek tarafının özellikle annelerin telkinleri, yangına körükle gitmeleri evlilik olaylarının olmaması veya bozulmasına sebep fikirlerin başında geliyor. Yani anneler sanki kızları ve oğulları değil de kendileri evleniyormuş gibi olumsuz yönde etki oluşturuyorlar.

7- Özellikle sanal dünyanın, feysbook, tiwıtır, watsap, instagramlarda önceleri paylaşılan fotoğraf, görüntü, beğenmeler geçleri evlilikten soğutuyor ve özellikle erkeklerin evliliğe mesafeli duruşuna sebep oluyor.

8- Özellikle televizyonların yayın politikaları çok ciddi olumsuz etki yapıyor. Dizilerdeki ahlak, erdem ve insanlık dışı sahneler evliliklerin bitmesine ve yuvaların yıkılmasına sebep oluyor. Sabah ve öğle programları aman Allah’ım Türk milletinin örfüne, ahlakına, adetlerine, geleneklerine ne kadar kötü öge varsa taşıyor ve ahlaksızlığı ve gayrimeşru yaşamayı tetikliyor. Bunu gören gençte evlenmekten vaz geçiyor.

9- Pastaneneler, oyun ve eğlence yerlerindeki görüntüler, sokaklar, kahvehaneler, görsel ve yazılı basındaki olumsuzluklar ne yazık ki gençlerin önündeki engellerdir.

10- Zina ve zinaya yaklaştıran her türlü söz, fiil ve davranışlara sebebiyet verecek olaylar kültürel, ahlaki ve kanunla engellenmelidir. Zina tekrar suç olarak kanunlaştırılmalıdır.

Evet, kızlar ve erkekler önce ana ve babanın sonrada toplumun varlığı, geleceğidir. Geleceğimiz olan bu gençlere önce iş temin etmek zorundayız. Bu iktidarın birinci önceliği olmalıdır.

İktidar sahipleri az yiyecek az masraf edecek, her türlük lüks ve israftan kaçınarak gençlere iş alanı bulmak zorundadır. Sonra evliliğin önündeki engelleri toplum olarak aile olarak çözmek zorundayız. Torunlarımız bizim geleceğimizdir.

Hiçbir siyasal ve sosyal iktidar bu gerçeklere sırt dönemez. Dönmemelidir. İktidar sahipleri aç kalmalı, susuz kalmalı, altlarındaki arabalarını kaybetmeli ama meşru evliliklerin önünü mutlaka açmalıdır.

Unutulmaması gereken gerçek şu ki; “bir insan 17-23 yaş arası kendisi evlenir, 24-30 yaş arası ana ve babası everir, 30’dan sonra Allah rast getire”…..

Bunları yapmayan bir iktidarın adı sanı ne olursa olsun bu ülke insanına kötülük yapmakta veya kötülüğe devam etmektedir. Tarih bunu böyle yazacaktır.