Türkiye dünyanın kalbi sayılacak bir yerde bulunmaktadır. Irak’ta, Suriye’de, Karadeniz’in kuzeyinde ciddi gelişmeler olurken ABD Dedeağaç’ta anormal bir askeri üs kurdu. Tüm bunlar ülkeyi yönetenleri tedbir almaya yöneltmelidir.

İktidar güçlü bir silahlı kuvvetleri vücuda getirirken seçim ve oy kaygılarını bir kenara koyup insanımızı kederde, kıvançta, acıda, sevgide bir araya getirmenin formülünü bulmalıdır. Ülkede barış, adalet ve kardeşliği tesis etmelidir.

Değerli dostlar tarih boyunca bu topraklarda gözü olanlar, emelleri olanlar var olmuştur. Bundan sonra da var olacaktır.

O halde ülkenin güzel insanları önce aileniz içinde birliği, beraberliği, kardeşler arasında tesanütü sağlayınız.

Sonra komşularınızla, apartman sakinleriyle, bakkalıyla, manavıyla, camisi ile birlikteliği sağlayınız. Köy olarak, kasaba olarak, şehir olarak kardeşliğinizi, birliğinizi beraberliğinizi pekiştirip sağlamlaştırınız.

Ülkemin güzel insanları şehirlerarası komşuluklarınızı, alışverişlerinizi sağlamlaştırınız. Sakın o şehir, bu şehir diye ayrım yapmayınız. Kardeşlik hukuku, vatandaşlık hukuku bizlere rehberlik etmelidir.

Benim ülkemin güzel insanları seksen beş milyon vatandaş, yurttaş olarak eğer birimizin ayağına diken batmış ise hepimiz yüreğimizde hissedelim. Sevelim. Sevilelim. Dünya kimseye kalmaz ilkesini yüreklerimizde yaşatalım. Hayatımıza tatbik edelim.

Değerli kardeşlerim köylerimiz, kasabalarımız, şehirlerimiz birbirinden uzak olabilir. Cemaatlerimiz, cemiyetlerimiz, tarikatlarımız, dedelerimiz, şeylerimiz hatta partilerimiz ayrı olabilir. Bunların ayrı olması bir birimizi sevmemize, saymamıza, saygı göstermemize engel olmamalı. Aksine farklılıklarımızı zenginliğimiz kabul edip kardeşlik duygularımızı geliştirmelidir.

Edirne'den Van'a, Kars'tan Muğla'ya, Sinop'tan Hatay'a kadar hepimiz kardeşiz ve kardeşliğimizi asla bozmamalıyız. Ülkeyi yönetenler, yönetime talip olanlar nerede ve kim olurlarsa olsunlar bu kardeşliğimizi asla bozmamalı, birliğimizi bozacak etnik, dini, mezhepsel söz, fiil ve eylemlerden uzak durmalıdırlar.

Can kardeşlerim; unutmayın bizi biz yapan örfümüz, geleneğimiz, töremiz, devletimiz ve milletimizdir. Bunlara asla zarar vermemeli, zarar vermek isteyenlere asla fırsat verilmemelidir...!

Güzel dostlarım; yüz elli yıldır yaptığımız yanlışlara düşmemektir. Birbirimizi, ilerici-gerici, laik- anti laik, sağcı-solcu, muhafazakâr- sosyalist, devrimci- dönek asla ilan etmemeliyiz. Bu yanlışları yapıp bununla birbirini kötüleyenlere asla pirim vermeden onlara güzel öğütler, nasihatler yaparak bu yaptıklarının yanlış olduğunu söyleyip düzelmelerine yardımcı olmalıyız.

Kardeşlerim; önümüzde seçimler geliyor. Sakın bir birlerinizi suçlamayın. Fikirleri ve yapacaklarınızı konuşturun. Bırakın kötüler kötülükleriyle baş başa kalsın.

Söylemlerimizi tatlı, dilimizi ölçülü, fikirlerimizi bilimsel metotlarla savunalım. Hakaret eden, kötü söz söyleyenlerden uzak duralım.

Ölçümüz beş bin yıllık Türk tarihi, bin dört yüz yıllık İslam tarihi ve evrensel insanlık tarihinin doğruları olmalı... Önümüzü bunlar aydınlatmalı.

Gelin doğru söz söyleyip doğru fikirleri savunalım. Tarih, coğrafya milletimizi bir ve beraber olmaya zorluyor. Nefislerimize, egolarımıza, duygularımıza esir olmayalım....!

Siyasilere bir çift sözüm var. Lütfen tekrar seçileceğim diye, partim kazansın diye toplumu kamplara ayırmayın. Yunusça konuşun, Mevlana’ca soluk alın, Hacı Bayramı Veli, Hacı Bektaşı Veli, Şeyh Edebali gibi doğru ilkeleri içselleştirip millete hesap vererek hizmet edin…. Hesap vermekten kaçınmayın…!

Gelin hep beraber hür olalım. Hür düşünelim. Hür karar verelim. Soralım. Sorgulayalım. Doğrularda buluşalım. Adaleti hakim kılıp ülkeyi hukuk devleti yapalım.

Allah devletimizi daim, milletimizi kaim eylesin...!

Bu duygularla hepinize selam ve saygılar sunar, esenlikler dilerim benim değerli kardeşlerim.